Prof. Kurthan Fişek’i sonsuzluğa uğurlayışımızın üzerinden 12 yıl geçmiş.
Zaman ne kadar hızlı akıyor…
Kurthan Hocayla aynı yayın organında değil ama aynı medya grubunun faklı yayın organlarında çalıştık bir zamanlar…
Ben Sabah Gazetesi’nin Ankara Bürosu Haber Müdürü, Hoca da Hilton Otel’in tam karşısında yer alan binanın bir başka katında yayın hayatını sürdüren Aktüel Dergisi’nin her şeyi…
Onlarca kişinin çalıştığı binaya ilk gelen kişi Kurthan Hoca olurdu…
Sabah’ın köründe başlardı yazmaya….
Ta ki saatler 17’yi gösterinceye kadar…
O sürede yazdığı yazılarla, boşalan viski kadehlerini yarıştırırdı adeta.
O saatten sonra Hocayı zincirle bağlasanız, bir dakika bile tutamazdınız.
Fırsat buldukça, çalışma odamda buluşur sohbet ederdik. Daha doğrusu o kahkahalara boğan esprilerini patlatır, bizler de katıla katıla gülerdik.
Günün stresinden uzaklaşmak için ilaç gibi gelirdi o espriler…
Yaptığı esprilere gülmeyen ‘’gıcık kaptığı’’ kişiler de vardı elbet Hoca’nın….
İsim vermeden ‘’Anlamadı. Biraz zaman geçsin anlayınca o da güler’’ diye ortaya konuşurdu tebessüm ederek...
At yarışına meraklıydı…
İngiliz, Arap fark etmez, hangisi çimde, hangisi kumda iyi koşar tüm atların şeceresini bilirdi.
Bir keresinde ‘’ortak bir altılı kupon yapalım’’ dedi.
İlk ayağı tek geçip, bir kupon yaptı.
‘’Hocam keşke ilk ayağa birkaç at yazsaydık’’ diyecek oldum’’
Lafı ağzıma tıkadı:
‘’Oğlum onun ilk ayak olduğunu sen biliyorsun. At bilmiyor ki’’
Kendi gitti, doyumsuz sohbetleri kaldı yadigar…
Işıklarda uyu hocam..