ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’in HAMAS örgütünün önde gelen liderlerinden Aruri’ye Beyrut’taki ofisinde düzenlediği suikastın ardından bu ülkeye yapmayı planladığı ziyareti iptal ederek Türkiye’ye geldi...

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Blinken arasındaki görüşmelerin içeriği konusunda ayrıntılı bir açıklama yapılmadı...

Ama bu görüşmelerin Türk-Amerikan ilişkilerini ABD’nin istediği düzeye getirme konusunda başarılı olamadığı anlaşılıyor.

***

Blinken, özellikle İsrail’in Gazze saldırısının başlamasından sonra Ortadoğu ülkeleri arasında adeta mekik dokuyor...

Türkiye ziyaretinin ardından Yunanistan, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsrail, Batı Şeria ve Mısır'ı da ziyaret edecek...

Ancak bu görüşmelerin de ABD’nin elde etmeyi amaçladığı sonuçları vermeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

***

Bunu neye dayanarak söylüyoruz?..

Aslında bunu biz söylemiyoruz; bu görüş, ABD’nin İsrail yanlısı “düşünce kuruluşlarının başında gelen Washington Enstitüsünün (The Washington Institute for Near East Policy) forumunda yayınlanan bir analizin yazarları olan Gallup Uluslararası Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Munqith Dagher ve siyasal bilimci Prof. Karl Kaltenthaler tarafından altı Ortadoğu ülke halkını kapsayan bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına dayanılarak savunuluyor...

Uluslararası araştırma kuruluşu IIACSS tarafından Gazze savaşı sonrasında (17-29 Ekim) yapılan araştırma, ABD’nin Arap ülkeleri arasında hızla itibar kaybettiğini, buna karşılık Çin, Rusya ve İran’ın prestij kazandığını gösteriyor.

***

Araştırma sırasında görüşleri sorulan Arapların yalnızca yüzde 7’si ABD’nin Gazze savaşında olumlu bir rol oynadığına inandığını söylüyor; bu oran Ürdün’de yüzde 2’ye kadar düşüyor...

Buna karşılık Çin’in çatışmanın sona erdirilmesindeki rolünü olumlu bulanların oranı Mısır’da yüzde 46, Irak’ta yüzde 34, Ürdün’de yüzde 27...

Rusya’nın rolünü olumlu olarak değerlendiren oranı ise ortalama yüzde 47’ye ulaşıyor...

İran’ın çatışmanın sona erdirilmesi açısından olumlu bir rol oynadığına inananların oranı da ortalama yüzde 40’ı buluyor. Bu oran Mısır’da yüzde 50. Suriye’de yüzde 52’ye kadar çıkıyor.

***

Söz konusu ülkelerin genel olarak Ortadoğu planları ve niyetleri ile ilgili araştırmanın sonuçları da ABD’nin bölgede hızlı bir itibar kaybına uğradığını, buna karşılık Çin, Rusya ve İran’a duyulan güvenin arttığını gösteriyor...

Örneğin Ürdünlülerin yalnızca yüzde 3’ü ABD’ye güvendiğini söylerken, İran ve Çin sorulduğunda bu oran yüzde 33’e, Rusya sorulduğunda ise yüzde 36’ya yükseliyor...

Mısır’da ABD’ye güvenenlerin oranı yüzde 9 iken Çin’e güvenenlerin oranı yüzde 47; Rusya ve İran’a güvenenlerin oranı yüzde 51’e kadar çıkıyor.

***

İngiltere’nin en etkili siyasal ve kültürel dergisi olan New Statesman’da yayınlanan bir makale de, ABD’nin içine düştüğü çıkmazın ve itibar kaybının yalnızca Gazze savaşı sonrasında ortaya çıkmış bir durum olmadığını, güç dengelerinin ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesini yürürlüğe koyduğu 1990’lı yıllara göre büyük ölçüde değişmiş olduğunu vurguluyor...

Makalede bu değişim şöyle anlatılıyor:

“ABD'nin bu gölge savaşı gizlemek ve inkar etmek istemesinin nedeni, sahada değişen askeri gerçeklerin onu bölgede eskisinden çok daha zayıf bırakmış olmasıdır. Bölgedeki büyük askeri başarıların - Çöl Fırtınası (1990-91), Çöl Kalkanı (1990- 91), Irak'a Özgürlük Operasyonu (2003-11) - hepsi onlarca yıl önce, karşı koyacak iradeden ya da malzemeden yoksun, dağınık rakiplere karşı gerçekleşti. Otuz yıl önce insansız hava aracı teknolojisi yeni gelişiyordu ve roketler şimdiki kadar her yerde bulunmuyordu. Jeopolitik durum da farklıydı: Çin hala nispeten fakir bir ülkeydi, Rusya Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle sarsılıyordu ve İran tek başına kalmış bir halde 1980-1988 yılları arasındaki yıkıcı Irak-İran savaşının yaralarını sarmaya çalışıyordu. Amerikan ordusu çok daha büyüktü ve silahları göreceli olarak bugün olduğundan daha gelişmişti. 2023 yılında ABD Hava Kuvvetlerine ait bir savaş uçağının ortalama yaşı yaklaşık 30 yıldı: ABD hizmetindeki uçakların çoğu onları uçuran pilotlardan daha yaşlıydı (bazen önemli ölçüde). Bu durum 1993 ya da 2003'te böyle değildi.”
 (Devam edecek)