Önceki yazımızda 'bir öngörümüzü paylaşalım' demiş ve şunları söylemiştik:

'Şu sıralar henüz ilaç firmaları aşılarını ülkelere kabul ettirme yarışına tam anlamıyla girmiş değillerdir, çünkü halen aşılar onaylanma aşamasındadır ve yapılan anlaşmalar esas olarak 'ön anlaşma' niteliğindedir...

Kaldı ki, aşılar henüz piyasaya sürülmediğinden firmalar halen sıraya girmiş ülkelere ürünlerini peşin olarak satabilmektedir...

Ancak ilerleyen aşamalarda aşı stokları birikmeye başladığında -ki büyük ihtimalle böyle olacaktır- pazar kavgası büyüyecektir.'

***

Kavganın bu aşamada henüz büyümemiş olmasının en önemli nedenlerinden biri üretilen aşıların henüz iç pazarı bile 'doyuracak' miktara erişmemiş olmasıdır...

Halen deney sürecinin üç fazını tamamlamış gibi görünen ABD/Almanya, Çin ve Rusya menşeli aşılar şu sıralar iç pazara yönelik talepleri karşılamaya çalışıyorlar...

Ve bu arada yaşanan sorunlar, üretimin artırılmasının önündeki engellerin tam olarak aşılamadığını gösteriyor.

***

Örneğin ABD/Almanya menşeli Pfizer/BioNtech aşısı, bu tür zorluklar nedeniyle planladığı üretim kotasını yarıya indirmiş durumda... Bu aşı, İngiltere'de kullanılmaya başlandı ve İngiltere talep sıralamasında ilk sıralarda yer alıyor...

O nedenledir ki, şu sıralar kavga, 'kim kimin pazarını ele geçirecek' yarışından çok, 'kim önce piyasaya çıkacak' noktasında yoğunlaşıyor...

Bir kez bu nokta aşıldı mı, hiç kuşkusuz ' tartışmalar yalnızca aşıların etkinliği ve fiyatı meselesi olmaktan çıkıp daha büyük bir boyut kazanacak, siyasal ve ekonomik baskılar gündeme gelecek.'

***

Geçtiğimiz günlerde ortaya atılan bir iddia, ileride bu kavganın büyüyeceğinin tüm işaretlerini veriyor.

İddianın kaynağı ABD'nin etkili 'merkez'lerine yakınlığı ile bilinen The Washington Post... Gazetenin yayınladığı haberde, Çin menşeli Coronavac aşısını üreten Sinovac firması yetkililerinin, daha önce ürettikleri bazı aşıların kullanım izinlerinin çabuklaştırılması için bu izinleri verecek Çinli yetkililere rüşvet verdiği iddiası yer alıyor...

Gerçi haber, firmanın koronavirüs için ürettiği 'Coronavac' aşısı ile ilgili değil, daha önce Sars türü bazı virüslere karşı geliştirilen aşılarla ilgili... Ama 'taze' olmayan bu haberin tam da Endonezya, Brezilya, Türkiye gibi yoğun nüfuslu ülkelerle Çin arasında 'Coronavac' aşısı için anlaşma imzalanacağı günlerde yayınlanması dikkat çekici...

Haberin yayınlanmasının hemen ardından New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi tıp etiği bölümü direktörü Arthur Caplan da bir açıklama yapıyor ve 'Şirketin rüşvet geçmişine sahip olması, aşısı hakkındaki yayınlanmamış, hakem incelemesine tabi tutulmamış veri iddialarına uzun bir şüphe gölgesi bırakıyor' ifadesini kullanıyor...

Böylece haberin ABD-Çin çekişmesinden değil 'tıp etiği' meselesinden kaynaklandığı izlenimi yaratılmış oluyor. Oysa haberin içeriğinde söz konusu aşıların etkililiği konusunda şüphe duyulduğuna dair bir itham yok.

***

Bir noktayı hemen belirtelim...

Bu yazıları hiç kimsenin aşısını savunmak için yazmıyoruz...

Tıp dünyasının günümüzde 'finans dünyası' ile iç içe geçtiğini, bu açıdan 'kimin elinin kimin cebinde olduğunun' bilinmediğini görüyoruz...

O nedenle, Çinli firmanın yetkililerinin erken kullanım izni alabilmek ve aşılarını piyasaya bir an önce sürebilmek için bazı yetkililere rüşvet verdiği haberini garipsemiyoruz...

Nitekim, Çin firmasının CEO'su da rüşvet iddiasını yalanlamak yerine, daha sonra adli takibata konu olan bazı dosyalarda savcılarla işbirliği yaptıklarını söylüyor ve ifadesinde 'düzenleyici yetkililerin para taleplerini reddedemeyeceğini ' belirtiyor...

Bu olayda 'garipsenmesi' gereken asıl nokta, Çin'de tıbbi açıdan herhangi bir risk taşımadığı bilinen bazı ilaçların erken kullanıma alınması konusunda bu kadar hassas olan ABD medyasının ve tıp çevrelerinin kendi ülkelerinde 'felaket' sonuçlar doğuran bazı ilaçlara kullanım izni veren denetim kurumu FDA'nın uygulamalarına gözlerini kapatmış olmaları.

Bir sonraki yazımızda bu konuda bazı örnekler vereceğiz.

(Devam edecek)