Tanrıçalardan ve tanrılardan bahsederken güzelliğin ve feminenliğin sürekli referans gösterdiği model Afrodit (Venüs), savaşın ve maskülenliğin timsali olarak ise Ares (Mars) gösterilmektedir. Peki bu sterotiplerin günümüzde de devam ettiğini hiç fark ettiniz mi? 
Bundan binlerce yıl önce antik Yunan medeniyeti aslında bizlere çok önemli bir noktayı kanıtlamaktadırlar. Bu önemli nokta değişmeyen kadın ve erkek tiplemesi. Ataerkil toplumlarda iki cinsiyetten de beklenti oldukça barizdir.

Kadın; güzel olandır. Erkek ise güçlü olandır. Yani bir kadını kadın yapan güzelliği, erkeği erkek yapansa gücüdür önermesine varabiliriz.
Hatta bu önermeyi daha da genişletip şu fikre de yanlışlıkla kapılabiliriz: Binlerce yıldır bu kurallar demek ki böyleymiş. “Yani doğru olan da bu.” Hayır, binlerce yıl önceden böyle alışılagelmiş olması doğru olduğu anlamına gelmez. Zaten bu temel argümanla da çelişmez. Tarım devriminin ardından zaten ataerkil topluma geçilmesi yeni bir bilgi değildir. Toplumlar zaten binlerce yıldır bu kapana sıkışmışlardır.
Bunun en ‘güzel’ örneği ise şüphesiz Afrodit ve Ares çiftidir. Bence gereksiz yere fazla abartılırlar. Persepone ve Hades, Dafne ile Apollo çok daha dikkat çekici figürler olmasına rağmen günümüzde halen dişillik ve erillik kavramını Mars ve Venüs’e itelemeyi tercih ederiz. Çünkü hafızamıza daha doğrusu ataerkil kültürlerimize işleyen bilinç bu şekildedir. Özümsediğimiz bu durum köklerini aslında binlerce yıl öncesinde yapılmış çarpık anlayışlardan alır. 
Bugün kime eril ve dişil mitolojik figürler sorulsa yanıtı Ares ve Afrodit olacaktır. Bunun sebebini çok daha öncesinde aramamız konuyu daha iyi anlamamıza sebep olacaktır.