“Her şey birbirine karışıyor, zamanlar iç içe geçiyor, tüm hayatlar birbiriyle kesişerek tek bir hayata evriliyor. Öncesiz ve sonrasız bir boşluk! Zamanlar üstü, tüm zamanları aşan bir boşluk! Bir insan ne çok insana dokunuyor, bir hayat ne çok hayattan geçiyor!”

En iyi anlatabildiğin, karşındakinin en iyi anlayabileceği kadardır. Fazlası söz arsızlığıdır. Başkalarının zamanını çalmaktan başka bir işe yaramaz. Ölçü kaçar çünkü.

Sordular bana: “Bu gün konuşmuyorsun niye?” Meclis’te benden çok konuşan olursa ben kayda geçerim dost!

Vakit nakittir. Bir işin yapılmasında sermaye ve emek ne kadar değerliyse, zaman da o kadar değerlidir. Çünkü her iş, bir zaman dilimi içinde gerçekleşir. Bir işte kullanılmadan geçirilen zaman kayıptır ve bu zamanı bir daha elde etmek mümkün değildir. Dolayısıyla zaman kaybı iş kaybına, iş kaybı da para kaybına yol açar. Bu bakımdan zamanın en küçük parçası bile boşa geçirilmemeli, iyi değerlendirilmelidir.

Zaman bir nehir gibi, yolağını bulduğunda akıp gidiyor denizlere, okyanuslara. Bir damladır oysa o koskoca deryada. Örneğin, ben diyorum ki; insanı sevmek, her şeyin başıdır. Yaşadığım her kentte hayatı sevdim. Çünkü sonuçta insan yaşadığı yere benziyor. Asıl olan orada bir damla olmamaktır; yol açan, aydın ve gerçek bir yurttaş olabilmektir. Bir değersiniz, ama önce siz değerinizi bilmek zorundasınız.

Acılı yanlarına katlandığımız, tatlı yanlarıyla teselli bulduğumuz şu hayatta asıl soru şudur: Ne söylediğin değil kim olduğun mudur önemli olan? Yoksa ne söyleyip ne yaptığın mıdır sonucu belirleyen?

İnsan yanlışları, doğruları, günah ve sevaplarıyla değerlendiriliyor toplumda. Bir yanlışın üç doğruyu götürdüğü bir düzendeyiz. Bir düzenin adamı olmak, büyük yanlış… Biz hep bu yanlışta kaldık. Bugün olanlar doğru mu, bunu da zamana bırakıyoruz .‘‘Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından” diyor ya şarkı. Kim var ki, zamanı durdurabilmiş! Nehirler bile tersine akmıyor zira. Zaman da öyle…

Zaman geri getirilemeyen bir şey… İnsanın en büyük sınavı ‘zaman’la. Böyle bakıldığında zaman, hayattaki en önemli ve en vefasız değişken… Zaman üzerine düşünülürken zamanmekân ilişkisi de göz ardı edilmemeli. Zaman, mekânı doğrudan etkiler çünkü. Zamanda yaşanan değişiklik mekânda da hissedilir. Hayattaki en değerli hazine zamandır. Kısadır ve telafisi yoktur. En yanlış anlaşılan, en yanlış yönetilen ve en fazla boşa harcanandır.

“Rüzgâr kırdı dalımı ellerin günahı ne?/Ben yitirdim yolumu yolların günahı ne ?” Kötü yılların, çirkin yılların günahı var ama iyi yıllar da, güzel geçen yıllar da bizim elimizde değil miydi? Aydın Boysan, “Masaldır Yaşamak” diyordu bir yazısında. Geçekten yaşadıklarımız âdeta bir masal gibi. Olmayacakların olduğu, olanların bir türlü kavranamadığı; yaşadıklarımızdan ders alınmadığı bir tutum ve inat peşindeyiz.