Uzun zamandır sosyal medyada sistemli bir kampanya yürütülüyordu. Tek bir merkezden yönlendirildiği izlenimini veren sosyal medya paylaşımlarında sokak hayvanları için kitlesel imhanın kaçınılmaz olduğu iddia ediliyordu. Sonunda bir yasal düzenleme yapılacağı haberi duyuldu. Bakım, kısırlaştırma ve barınak yöntemleri yetersiz kaldığı için hayvan popülasyonunun artması gerekçe gösterilerek sokak hayvanlarının “uyutulmaları”nı öngören yasal düzenleme gündeme getirildi.
Konuyu anlamak bakımından önce bu “uyutulma” sözcüğünün gizlediği gerçeği ifade etmek gerekiyor. En başta da Bahçeli’ye anlatmak şart gibi gözüküyor. Kendileri, gazetecilerin konuyla ilgili sorusu nedeniyle yaptığı açıklamada, “Köpekler, Türkiye'nin neresine giderseniz gidiniz öğlen sıcaklığında mutlaka uyurlar ve herkes görür onu. Ama bu uyutma nedir, kim yapacak, sınırı ne kadar, kaç saat uyutacaklar? Bunlar tabii belirsiz" diyor.
Anlıyoruz ki Bahçeli çoktan uyutulmuş ya da paralel evrende yaşıyor. Zannediyor ki, uyutulan zamanı geldiğinde yeniden uyandırılacak. Bahçeli böyle biliyorsa iktidarın kara propagandalarına açık kitlesi de çok rahatlıkla ikna edilebilir demek bu. Ama, yumuşatılmaya çalışılan şey, sokak hayvanlarının toplu şekilde katledilmesidir.
Sokak canlarının toplu şekilde öldürüleceğinin açıkça ifade edilmesi durumunda ortaya çıkacak tepkiden çekinildiği için masum bir sözcük, kalkan olarak kullanılıyor. AKP çevrelerinin “merhamet koşulları içinde, acısız bir şekilde iğne kullanılarak gerçekleştirileceğini" belirtmesi bu faşizan kıyımı hafifletmeye yetmez.
Aslında toplu imhayı “acısız olacak” diye savunanları, acısız şekilde uyutmak bu dünya için daha hayırlı olabilir.
Faşist zihniyet inkarcıdır, imhacıdır ve imhayı bir yönetme biçimi olarak kendisi için meşru görür. Üstenci, kibirli bir dile sahiptir. İnsanın eşref-i mahlukat olduğu düşüncesi ona canlı hiyerarşisinde en üst makamı verir. Oysa, dünyada bir insan da bir kuş da bir köpek de aynı canı taşır ve her bir canlının hisleri vardır.
Şimdi sokak köpekleri için “merhametli uyutma" teklifini gündeme getiren eşref-i mahlukat (!) toplu cinnet geçiriyor. Bütün empati hislerini, vicdanını, merhametini kaybetmiş şekilde alabildiğine vahşi, ilkel bir çözüm öneriyor yani itlafı savunuyor.
Bir soruna karşı bulabildiğiniz çözüm bu mu? Şiddet mi?
Türkiye’de kimse “sokak hayvanları sorunu yoktur” demiyor ama çözüm olarak toplu katliamı gündeme getirmek de insanın, insanlıktan çıkmasıdır. 2004 yılında çıkarılan yasa ile yerel yönetimlere geçici bakımevleri kurma, sahipsiz hayvanların tedavi, rehabilitasyonu yapma, kısırlaştırmalarını tamamlayıp bulunduğu bölgeye bırakma sorumluluğu verildi. Ancak yerel yönetimlerin çoğu bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmedi. Oysa gönüllü kuruluşların tespitlerine göre sayıları 4-5 milyonu bulan sokak hayvanları sorunu, günde 30-40 kısırlaştırma yapılması durumunda birkaç ayda tamamen sona eriyor. Olmadık yerlere para harcayarak kamu kaynaklarını çarçur eden yerel yönetimler, sıra sokak canlarına gelince “para yok” savunması yapıyorlar.
Bu hiç inandırıcı değil. İstenirse, yaşatmanın öldürmekten daha değerli olduğuna inanılırsa para da bulunur, kadro da…
Sorun, imhacı ilkel zihniyetin elinde kalmamız. Bu zihniyet de, bir gün çocukları bir başka gün kadınları, doğayı bir başka gün de sokak hayvanlarını hedef alıyor.