Birgün gazetesinden Mustafa Kömüş yazdı. Birgün, haberleriyle ülkedeki siyasal ve toplumsal çöküşün emarelerini en iyi aktaran dolayısıyla mesleğin hakkını veren bir gazete. Emektarları var olsun.
Mustafa Kömüş, üniversitelerle ilgili herkesin uykularını kaçıracak cinsten, o kadar önemli ve öyle kahredici rakamlar verdi ki, üzerime karabasanlar çöktü adeta. Aslında Türkiye’nin üzerine çöken karabasan demeliyim; çünkü memleket besleme kolları yavaş yavaş çekildiği için, cıvıltılarını, yeşilini kaybeden kuruyan bir pınar gibi.
Konu, kazandığı üniversite eğitimini devam ettiremeyenlerin sayısı ile ilgili. Aslında bilmediğimiz bir şey değil, zaten uzun zamandır herkesin fark ettiği, gözlemlediği ama rakamlara dökülünce çok çarpıcı hale gelen bir gerçekliğin aktarımından ibaret.
Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun (YÖKAK) “Mezunlar Hariç Üniversiteden Ayrılan Öğrenci Sayısı” verisine göre 2021’de 338 bin 926, 2022’de 389 bin 564 öğrenci üniversiteleri terk ediyor. İki yılda toplam rakam 728 bin 490 ediyor ki onlarca şehirden daha fazla bir nüfus demek bu. Terklerin en fazla yaşandığı şehirler de belli. 2022 yılına ait istatistiklerde ilk 10’a girenler şöyle:
Ege Üniversitesi (12 bin 121), Uludağ Üniversitesi (11 bin 556), Kocaeli Üniversitesi (10 bin 902), İstanbul Üniversitesi (10 bin 573), Ankara Üniversitesi ( 10 bin 175), Karabük Üniversitesi (10 bin 120), Süleyman Demirel Üniversitesi (8 bin 464) Dumlupınar Üniversitesi (8 bin 379), Akdeniz Üniversitesi (7 bin 870), Dokuz Eylül Üniversitesi (7 bin 62)
Haberde, büyükşehirlerdeki üniversite tercihlerde de gerilime yaşandığı bilgisi mevcut. Bu yılki YKS sonuçlarına göre, tercih sayısı İstanbul’da 798 bin, Ankara’da 320 bin, İzmir’de ise 213 bin 741 geriliyor. Eskişehir, Bursa, Antalya, Mersin, Sakarya, Samsun gibi kentleri tercih eden öğrenci sayısı ise 1 milyon 122 bin azalıyor.
Görüldüğü gibi büyük şehirlerdeki üniversiteler başı çekiyor. İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Ege Üniversitesi gibi ülkenin prestijli eğitim kurumlarını kazanmış bir genç neden terk eder?
Nedenleri malum. Ekonomik kriz ve barınma sorunu. Yurt çıkmayan, astronomik düzeylere çıkan kira rakamlarını karşılayamayan, tarikat ve cemaatlerin de eline düşmek istemeyen öğrenci hayallerinden vazgeçiyor. Ev bulsa, geçinemiyor ve yine üniversiteyi terk ediyor. Bu rakamın içinde kaydolduğu üniversitede ve bölümde aradığını bulamayanlar da vardır. Çünkü, Anadolu kentlerinde bir gecede apartmandan bozma binalarda açılan gecekondu üniversitelerde okumanın hiçbir anlamı kalmadığı gibi bir üniversiteyi bitirmenin iş bulmak için yeterli olmadığı da ayrı bir konu.
Sadece üniversitelerde değil ilköğretim çağında da örgün eğitimden kopuşlar giderek artıyor. Bugün, 1.5 milyon öğrencinin okul kaydı bulunmuyor, 1.5 milyondan fazla öğrenci de açık lise öğretiminde; ha okumuş ha okumamış, yani okulla ilişkisi sınavdan sınava…
Türkiye, bir neslini kaybediyor. Bugünü de yarını da kaybediyor. İnsan hücresinden robot üretilen bir çağda cahil bıraktırılmış, hayalleri yok edilmiş, bu genç nüfusla ülke hiçbir yere varamaz. Olsa olsa Pakistan, Afganistan olur.
Hiçbir hayat emaresi kalmadığı zaman çölleşmek tabiri kullanılır. Türkiye, çölleşmenin de ötesine geçtiğinden katranlaşıyor. Çünkü çölde her şeye rağmen bir vaha yaratma imkan ve potansiyeli vardır, katranlaşmışsanız iflah olmazsınız ve sizi hiçbir şey kurtaramaz.
Üniversitelerden terk; katranlaşmak
Kelime ATA
Yorumlar