Son yazımızda, Rusya'nın, yaptırımlar dolayısıyla Batılı ülkelere yaptığı petrol ihracatından elde ettiği kazancın kesilmesinden doğan zararı telafi edebileceği bir pazar bulup bulamayacağı sorusuna yanıt aramış...

Ve Euronews'da 24 Haziran 2022 tarihinde yayınlanan 'Rusya'nın Avrupa'ya petrol ihracatı azaldı ancak Moskova, oluşan açığı Asya ülkeleri ile kapattı' başlıklı habere gönderme yapmıştık...

Haber şöyleydi: 'Rusya'nın petrol ve doğal gaz ihracatını keserek Moskova'nın Ukrayna savaşını finanse etmesinin önüne geçmek ve Devlet Başkanı Putin'in geri adım atmasını sağlamak isteyen Batılı ülkeler, şimdilik bu hedefin oldukça uzağında görünüyor. Rusya'nın Avrupa'ya giden petrol ve doğal gaz sevkıyatı kademeli olarak azalırken, Hindistan ve Çin bu açığı kapatıyor.'

***

Haberin devamında Rusya'nın Çin'e yaptığı petrol ihracatının bir önceki aya göre yüzde 30 civarında artırdığı, böylece Suudi Arabistan'ı geride bırakarak Çin'in en büyük petrol tedarikçisi haline geldiği bildiriliyor; daha sonra Asya'nın bir başka ekonomik devi olan Hindistan'ın da, yaptırımların delinmesinde önemli bir rol oynadığı belirtilerek şu bilgiler veriliyordu:

'Pazar araştırma şirketi Kypler tarafından analiz edilen verilere göre Hindistan, son aylarda Rus petrol ithalatını en çok artıran ülke oldu. Hindistan'ın Rusya'dan aldığı günlük petrol şubat ayında ortalama 100 bin varil iken bu miktar nisanda 370 bin, mayıs ayında 870 bin varile yükseldi.'...

Bağımsız pazar araştırmacısı Rystad Energy grubunun yaptığı araştırma da 2022 mart-mayıs arası dönemde Avrupa'nın Rusya'dan aldığı günlük petrol ortalama 500 bin varil azalırken Çin ve Hindistan'ın Rusya'dan yaptığı petrol ithalatının yaklaşık 500 bin varil civarında arttığını ortaya koydu...

Görüldüğü gibi, Rusya, kaybettiği petrol pazarlarını hızla telafi edebilmekte, dahası, petrol fiyatlarının yükselmesi nedeniyle sattığı petrolden eskisine göre daha fazla döviz elde edebilmektedir. Rus para birimi Ruble'nin savaşın ilk günlerindeki değer kaybının ardından hızla toparlanabilmesini mümkün kılan da bu durumdur.

***

Bu bilgiler Rusya'nın NATO üyesi Avrupa ülkelerinin uyguladığı yaptırım ve ambargoların verdiği zarardan fazla etkilenmediğini ortaya koyuyor...

Peki, Avrupa'nın 'yaptırımcı' ülkeleri önceden yapılmış anlaşmalar sayesinde Rusya'dan uygun fiyatla aldıkları petrolün yerine alternatif bir kaynak bulmayı başarabildiler mi? Başka bir deyişle, onlar da uğdradıkları zararı telafi edebildiler mi?..

Gelişmeler, bu sorunun yanıtının olumlu olmadığını gösteriyor.

***

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz günlerde Strazburg'da yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda, Rusya'dan petrol alımının durdurulmasını öngören yaptırım paketinin içeriğini açıklarken, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, bu karara tepkisini şu sözlerle ortaya koyuyordu:

'Ülkenin enerji güvenliğini garanti altına almanın bizim tarafımızdan somut adımlar gerektirdiğini açıkça söylüyoruz. Bu nedenle Rusya'dan Macaristan'a gaz ve petrol tedarikini sınırlayacak yaptırımlara oy vermiyoruz'...

Slovakya Ekonomi Bakan Yardımcısı Karol Galek, Rusya petrolüne alternatif bulabilmek için en az 2025'e kadar uzanan bir zamana ihtiyaç olduğunu belirttikten sonra Avusturya'nın da kendileriyle aynı durumda olduğunu açıkladı...

Çekya Başbakanı Petr Fiala da ihtiyaç duydukları zamanı asgari 2-3 yıl olarak belirledi.

***

Avrupa Politika Merkezi Analisti Marco Giuli de, AA muhabirine yaptığı açıklamada alınan yaptırım kararının uygulanması aşamasında karşılaşılabilecek güçlüklere dikkat çekiyor...

AB'nin ham petrol ithalatının yaklaşık yüzde 26'sını, petrol ürünleri ithalatının da yüzde 17'sini Rusya'dan yaptığını hatırlatan Giuli, Rus petrolüne en bağımlı ülkenin Slovakya olduğunu, bu ülkeyi Finlandiya, Macaristan, Baltık ülkeleri ve Bulgaristan'ın izlediğini bildirdi...

Kısa vadede Avrupa'ya kapasite sağlayabilecek ülkelerin Irak, İran ve Libya olduğunu dile getiren Giuli, 'Ancak bu, Irak'ın OPEC kotalarını çiğnemesini, İran'ın ABD ile yürüttüğü nükleer anlaşmayı sonuçlandırmasını ve Libya'nın da iç jeopolitik istikrarsızlığı sonlandırmasını gerektirir. Ek tedarik için politik olarak karmaşık ve belirsiz bir döneme girildi.' değerlendirmesinde bulundu.

(Devam edecek)