Önceki yazımızda Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye'nin Batılı kurumlardan finans desteği arama girişimini anlayışla karşıladığını...

Ancak bu girişimin Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olması durumunda “Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olacağı” uyarısı yaptığını hatırlatmış...

Ardından, Putin’in sözlerinin bir “blöf” olmadığını, çünkü Türkiye'nin petrol ve petrol ürünleri ithalatında Rusya'ya bağımlı olduğunu söylemiştik.

***

Putin, konuşmasında Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişmesinde petrol ve doğal gaz boru hatlarının önemine dikkat çektikten sonra şu uyarıyı yapmıştır:

“Ukrayna, Türkiye’ye gaz taşıyan boru hatlarını vurmaya çalışıyor. Bu bir şaka veya herhangi bir şekilde abartma değil. Rus ordusunun elektronik harp sistemleri tarafından iki insansız hava aracı düşürüldü ve Karadeniz sahilindeki gaz pompalama istasyonunun yanına düştü.  Karadeniz altındaki sevkiyat sistemini koruyan gemilere yönelik de sürekli insansız deniz araçlarıyla saldırı yapılıyor. Lütfen dostumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu konu hakkındaki gerçeklerle ilgili bilgi verin."...

Daha önce Rus doğal gazını Avrupa’ya taşıyan en önemli kanallardan biri olan Kuzey Akım boru hattının Ukraynalı sabotajcılar tarafından işlemez hale getirildiği, bu durum sonucunda Almanya başta olmak üzere bir çok Avrupa ilkesinin Rus doğal gazından daha pahalı olan ABD gazını kullanmak zorunda kaldığı bir gerçektir. Dolayısıyla bu uyarının yabana atılmaması gerekmektedir.

***

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin BRICS’e duyduğu ilginin “tazelenmesi” ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin’e önemli bir ziyarette bulunması, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Fidan olmak üzere yetkililerin bu gelişmeleri bir ölçüde de olsa dikkate aldıklarını göstermektedir...

Hatırlanacağı üzere Fidan, bu ziyaret sırasında AB ile Gümrük Birliği’ne sahip Türkiye’nin BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını aramaya devam ettiğini belirtmiş ve Türkiye’nin önümüzdeki günlerde Rusya’da düzenlenmesi planlanan BRICS toplantısına katılacağını açıklamıştır...

Aynı günlerde Rusya Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Mariya Zaharova “Rusya’nın Davos’u” olarak bilinen St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu'nda Odatv temsilcisinin sorularını cevaplarken Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde aldatıldığını, BRICS’in kapılarının ise Türkiye'ye açık olduğunu söylemiştir. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov da, "Türkiye gibi önemli ortaklarımız dâhil komşu devletlerin BRICS'e yönelik artan ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Elbette bu ilgi, Rusya'nın başkanlığında hazırlanan BRICS zirvesinin de gündeminde olacaktır” ifadesini kullanmıştır.

***

Ne var ki, Putin’in yaptığı konuşmada Türkiye'de “hükümetin ekonomik bloğunun” son zamanlarda Batılı finans kuruluşlarından kredi ve hibe almaya ağırlık verdiği, eğer bu yakınlaşma Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olursa, o zaman Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olacağını söylemesi, ardından “Bana göre böyle bir tehdit var” demesi, Rusya tarafının Türkiye’deki gelişmeler konusunda pek iyimser olmadığını göstermektedir...

Gerçekten de Türkiye’deki bazı bankalar ABD’nin uyarıları üzerine yaptırımlara uyum sağlayarak Moskova'ya yapılan para transferlerini reddetme ya da geciktirme tutumunu benimsemişlerdir. Türkiye'nin en büyük petrol ithalat şirketlerinden biri olan Global Terminal Services (GTS) de ABD'nin uyarılarının ardından Rusya'dan artık petrol ve petrol ürünleri ithalatı yapmayacağını duyurmuş bulunmaktadır.

***

Şimşek’in ekonominin dümenini ele almasının ardından Batılı finans çevrelerinin Türkiye’ye karşı son yıllarda takındığı olumsuz tutumun değişmeye başladığı bir gerçektir...

Bu çerçevede ABD yatırım bankalarından biri olan JP Morgan “Türkiye’yi 2024’ün potansiyel büyük hikâyelerinden biri olarak görüyoruz” ifadesini kullanmış, Goldman Sachs da Türkiye’nin ekonomik politikasındaki değişimleri övgüyle karşılamıştır...

Türkiye-İsrail geriliminin artmasının ardından Fidan’ın yaptığı Çin gezisi ve bu gezi sırasında dile getirdiği BRICS konusundaki olumlu görüşleri hiç kuşkusuz Batılı çevreleri rahatsız edecektir.

***

Kısaca toparlarsak...

Türkiye-Rusya ilişkileri “denge politikası” döneminde yaşanan “bahar havası”nın ardından “bulutlu” bir dönem geçirmektedir...

Bunu “güneşli” bir havanın mı, yoksa yeni bir “fırtına”nın mı izleyeceğini AKP içindeki dengeler belirleyecektir.