Nerede kalmıştık?İstanbul’a gelişim,lise ve üniversite yıllarım hep çok renkli ve güzel geçti.İstanbul’un İstanbul olduğu yıllardı.Yatılı okuduğum için aileden uzak geçen bambaşka bir dünya vardı.Ne kadar zorluk çekilse de ara ara özlenen yaşanmışlıklar da bıraktı bende geriye...

*

Evinizden, ailenizden yaşıtlarınıza göre çok daha erken koptuğunuz için  ilk başlarda alışmakta büyük zorluk çektiğiniz ağır bir yalnızlık hissi oluşurdu.Bazen aç olmasanız bile yemek öğünlerine katılırdınız.Çünkü bir-iki saat sonra acıktığınızda kapısını aralayacağınız bir buzdolabınız yoktu.Az şeyle idare etmesini bilirdiniz;portakalı çatalla soyduğunuz da olur,saçınızı lavaboda yıkadığınız da. Eşyalarınıza sahip çıkmayı, anahtar ve cüzdanınızı kaybetmemeyi öğrenirdiniz.

*

Bütün bu zorlukları yaşarken en toy çağınızda,yaşadıklarınızdan sonra ileride çekeceğiniz zorluklar da vız gelirdi.Yaşıtlarınıza göre çok daha olgun bir birey haline gelirsiniz.Ve her şeye rağmen geride unutulmaz anılar bırakırsınız...

*

Çocukluğumda yaşadığım kasabamda komşuydu evler.Mutluyduk konu komşu çoğaldıkça.O ne iyilik ne güzellikti unutulmaz.Şimdi çoook çok eskilerde kaldı…

Gönlü ganiydi insanlarımızın.Huuuu deyip pencereyi açtığımızda‘‘hacet ne?’’diyen komşunun sesi Terzi Şerife Kadın ve  gelini kalmış aklımda…

*

Köyden kasabaya indik yokuştu sokak,tam ortada bizim evimiz.

Biri yukarıda biri aşağıda pencereleri mezarlığa bakan…

Sonradan mahalleye döndü Yapalak Sitesi.Eksik olan istendi mi ne varsa ellerinde verirlerdi:Lazların Emine Abla,Nazmiye Teyze,ne şirin komşumuzdu onlar da.Baharın gelişini müjdelerdi Ağalar Mahallesi;buğday tarlalarında sarı sarı başaklar…

Sele giden Zonguldak Köprüsü’yle hayallerimizi süsler anılar…

*

Çocukları sever korurdu yaşlılar.Hepsi de bilge insanlardı.Mahkeme nedir bilmezdik o zaman.Sorun çözmede önderdi hepsi.Gel de o yıllara özlem duyma şimdi…