Doğrusunu isterseniz, şimdi anlatacağım konu Maliye Bakanlığı’nın dümeninde eğer rahmetli Kemal Unakıtan ya da Naci Ağbal olsaydı baş ağrısı yaratmayacaktı.

Çok uzun yıllar yakından takip ettiğim bu insanların, vergicilik birikimi nedeniyle bu konu gündeme geldiğinde ne getireceğini, götüreceğini bilecekleri için ellerinin tersiyle iteceklerini bildiğim için söylüyorum. 

Konu meşhur enflasyon muhasebesi…Şirketlerin enflasyon döneminde elde ettiği ancak bilançolarına yansıtmadıkları kazançlarını enflasyona endeksleyerek bütçeye kazanç sağlama hikayesi…

Uygulamanın tutmayacağı çok söylendi ancak hangi aklı evvelin gündeme getirdiği bilinmeyen enflasyon muhasebesi Maliye Bakanlığı’nda epeydir bir gerginliğin yaşanmasına yol açmıştı.

Resmi Gazete’de 15 Şubat’ta yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile ertelenme ile şimdilik gerginlik giderildi. Tebliğ ile "2025 hesap döneminin Mart, Haziran ve Eylül sonu geçici vergi dönemlerinde kapsam dâhilindeki mükelleflerin mali tablolarını enflasyon düzeltmesi yapmaması uygun bulunmuştur" ifadesiyle ertelendiği duyuruldu.

Peki bu erteleme düzenlemesine gelinen süreç neydi. Biraz sizlere Hazine ve Maliye koridorlarındaki dedikoduları anlatalım.

Finans alanına hakim ancak vergilemeye pek hakim olmayan bakan Mehmet Şimşek’e enflasyon düzeltmesi ile 100 milyar lira gibi bir gelirin sağlanacağı anlatılmıştı. Ancak, ya bu kazancı anlatanlar reel sektörün içerisindeki durumunu bilmiyordu, ya da bütçeye 100 milyar lira gibi bir gelir yaratarak ‘bakana şirin gözükme’ derdindeydiler.

Ama hesabın öyle olmadığı 2024’ün son zamanlarında netleşmeye başlamıştı. Bakan Şimşek’in de bu durumdan çok rahatsız olduğunu, son haftalarda bürokratlara enflasyon düzeltmesi konusunda ‘Bana bütçeye getirisini beklediğimiz kadar olmayacağını neden söylemediniz’ mealinde serzenişte bulunmaya başladığını belirtelim.

Enflasyon düzeltmesi 2025 yılı üç geçici dönemi için şimdilik ertelendi. Ama 2024 yılına ilişkin önümüzdeki Nisan ayının sonuna kadar enflasyon muhasebesi ile hazırlanmış beyannameler ve ödemeler aynı ay içerisinde verilecek. Veriler net olarak nisanda ortaya daha iyi çıkacak. Ancak Maliye’nin yaptığı izlemelerde beklenen sonucun elde edilemediği görülüyor. Bu durum Bakan Şimşek’e aktarılınca, Bakan yukarıdaki serzenişi dile getiriyordu.

Çünkü enflasyon muhasebesi; öz kaynağı güçlü, parasal olmayan aktif varlığı düşük, işletmelere zarar artırıcı sonuç doğuracaktı. Kimdi bu firmalar ‘büyükler’ olarak nitelendireceğimiz firmalardı. Onlar zaten vergi usul kanununda (VUK) belli ölçek büyüklüğünde oluşlarından dolayı ciddi imtiyazlara sahip olabiliyorlar. Vergi ödemeye geldiklerinde çok büyük oranda istisna ve benzeri uygulama hükümleri ile ödemiyorlar. İşte bu durum Bakan Şimşek’ten mi gizlendi, yoksa maliye mi gözden kaçırdı bilemiyorum.

Öte yandan vergi almayı umdukları kesim ise finansmanını borçlanma ile yapan öz kaynağı düşük işletmelerdi. Ancak onlar da zaten borçlanarak çarklarını döndürdükleri için enflasyon düzeltmesinin kâr artırıcı yönü olsa da; ödeme kabiliyeti olmayan firmalar oldukları unutuldu. Enflasyon muhasebesi ile bu işletmelerin vergi matrahlarını artıracak ve ilave vergi hesaplamaları getirecekti. Ama hesaplar tutmadığı için Bakan Şimşek, şimdilerde bürokratlara ‘yanıma enflasyon muhasebesini konuşmaya gelmeyin’ diyordu.

‘Kervan yolda dizilir’ atasözü misali sistem uygulamaya alındığı tarihten sonra da “Brüt satışları 2023 sonu itibarıyla 50 milyon liranın altında olan işletmeler, 2024 yılı ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi kapsamından çıkarılması” şeklinde düzenlemeler de gelince, ‘vergi, mergi hak getire’ durumu oluştu. Dolayısıyla bu kez ‘kervan yolda da düzülemedi.’

Bu düzenleme, bilanço esasına göre defter tutan ve enflasyon düzeltmesi kapsamına giren tüm mükellefleri ilgilendiriyor. Ancak, sürekli olarak işlenmiş altın ve gümüş alım-satımı veya imali ile uğraşan mükellefler, enflasyon düzeltmesi yapmaya devam edecek.