“Düşene de bir tekme de sen vur” anlayışı sergilendi Eryaman’da…
Olayda haksızlığa uğrayanı yani hukuki terimle mağduru Başkent’in; 115 yıllık Koca Çınarı, şanlı tarihinde kurtuluş savaşımızda şehitler vermiş, renkleri bizzat Ulu Önder Atatürk tarafından verilmiş, İmalat-ı Harbiye ruhuna sahip ülkenin medarı iftiharı, 3 büyüklerden sonra 53 sezonla Süper Ligde en çok mücadele etmiş ekibi, Kupa Beyi lakabını hak etmiş, cefakâr ve fedakâr taraftarları ile gönüllerde taht kurmuş en yüksek değerlerinden biri olan Ankaragücü’dür.
En talihsiz yönetimsel hataların yaşandığı son 5 yıllık süreçte, Faruk Koca ve onun devamı niteliğindeki yönetimler tarafından tam 3 kez küme düşürülen sarı-lacivertliler, bu sezon kelimenin tam anlamıyla tiraj-i komik yönetim tarzı ile takım bu kez, şampiyonluk umudundan bir bilinmezliğe doğru paraşütü açılmamış bir durumda hızla düşmeye devam ediyor.
Düşünün yönetim kötü, transferler yetersiz, elde kalıp da yan yatıp para kazanacak futbolcular gani…
Her şeyden önemlisi en büyük silahı olan “12. Adam” desteği bırakmış, tribüne gelenler de yönetime olan tepkilerinden dolayı köstek olma niyetinde…
Böyle bir ortamda sahaya çıkıp mücadele verecek olanlar, bu moralsizlikle, motive güçlerinden yoksun nasıl mücadele edecekler… Takımın başına onu şampiyon yaparak süper lige çıkartan teknik adam getirilmiş ancak ona da tepki var. Neresinden tutarsanız tutun, elinizde patlayacak bir pimi çekilmiş bomba var.
Rakip ise böylesine bir durumda en son istenilecek bir takım niteliğinde… Kaliteli bir kadroya sahip ve 2’ncilik için en güçlü aday Karagümrük olması talihsizlikti.
Buna rağmen Başkent ekibi kendisinden beklenmeyecek bir oyun başlangıcı yaptı… 15-20 dakikalık bu baskıda 2 pozisyon da buldu, ancak golü bulamadı. Konuk takım sonradan oyunu dengelediyse de kalesinde devleşen Ertaç başarılı kurtarışlarıyla skorun değişmesine izin vermedi. Osman Çelik’in sakatlanması da savunma kurgusunda zorunlu değişikliklere neden olunca sarı-lacivertlilerin işi biraz daha zora girdi. Gol atamasa da biraz diri gözüken Laura da sakatlanınca, Mustafa Dalcı’nın müdahale şansını kısıtladı.
Eryaman’da durum şuna evrilmişti… Takım kendi taraftarından korkar vaziyette, taraftar kontrolu ele alıp, güven aşılayarak destek vereceğine yönetimle uğraşıyor. Ertaç canını dişine takmış, 1 puan için adeta tek başına çırpınıyor… Eee hakem durur mu, başka bir maçta öyle rahat bir penaltı verme cesareti gösterdiğinde düdük astırmaya gidecek hareketine neredeyse tepki bile gösterilmiyor. VAR da topun Doh’un ayağından sekmesinde, çok yakın pozisyondaki Mert’in tüm çekme çabasına rağmen eline çarpmasına (elle oynama değil) engelleyemediğine üstelik hiçbir Karagümrüklü futbolcunun olmadığı ve direkt avuta çıkma olasılığının bile es geçerek Hakem Metoğlu’nu onaylayarak, asıl can alıcı tekmeyi de onlar vuruyor.
Sonuç; son 6 haftada sadece l galibiyet ve 4’ü üst üste olmak üzere 5 yenilgi alan Ankaragücü geçen sezon Avrupa hayaliyle yaşarken süper ligden düşmüştü inşallah bu yıl da süper lig diye diye bir alt lige düşmez.
Bu durumda tek suçlu yöneticilikten bihaber yöneticilerin yapacakları en doğru ve asil hareket, takımı bu duruma düşürdüklerinin bedeli olarak, kulübe verdikleri tüm parayı hibe edip, işi ehillere devretmeli ve bir daha tesislerin kapısından bile girmemeli…
Ama takımı bu duruma ben düşürdüm, ben çıkarırım diye diretirlerse de yapacak tek şey, her şeyi kenara bırakıp, yangını körüklememek için kayıtsız şartsız destek olmak gerekir. Çünkü artık olan oldu, ara transfer dönemi de sona erdi. Ankaragücü’nde transfer politikası hiçbir zaman gerçek anlamda doğru dürüst yapılamadı. Kadro güçlendirileceğine gittikçe zayıflatıldı. Şükür yine de Özgür Aktaş ve Dalcio gibi umut veren birkaç futbolcu alınabildi. Doğrusu bu dönemde sakatlıklar ve şanssızlık da Ankaragücü’nün yakasını bir türlü bırakmadı.
Yapılacak şey; Başkent değerine, yönetim işine, teknik kadro takım yönetimine, futbolcu mücadelesine ve taraftar da kayıtsız şartsız desteğiyle sahip çıksın ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret buyurduğu gibi;
“İmalat-ı Harbiye Spor Gücü Daim ve Muzaffer Olsun!..”
NOT. Ankaragücü’nün durumu içimizi çok acıttığı için Başkent’in diğer koca çınarı Gençlerbirliği’nin Hüseyin Eroğlu ile yakaladığı muhteşem çıkışı ve Keçiörengücü’nün yükselişini pazartesi günkü yazımda değerlendireceğim.