Dünkü yazımızda 1590 yılında Rus Ortodoks Patrikliği'nin kurulmasının ardından Fener Rum Patrikliği ve ona bağlı kiliselerin Rus nüfuzu altına girdiğini...
Osmanlı -Rus savaşları sırasında Osmanlı topraklarında yaşayan Ortodoks toplulukların bu iki kilisenin işbirliğiyle ayaklanmaya teşvik edildiğini...
Ve bu çabaların ilk meyvesini 1821 Yunan ayaklanması sonucu Yunanistan'ın kurulmasıyla verdiğini anlatmıştık.
***
Bu süreç sonunda 1827 yılında Troezen kentinde toplanan Yunan Milli Konseyi, Rum asıllı olup bir dönem Rus Dışişleri Bakanlığı da yapmış olan John Kapodistrias'ı başkan seçmiştir...
Böylece Kapodistrias Osmanlı'dan bağımsızlığını kazanan Yunanistan'ın ilk Başbakanı olmuştur...
Kapodistrias, bağımsızlık sonrasında oluşturulan Yunan Milli Kilisesinin Moskova Patrikliği'ne bağlanması yolunda da çaba göstermiş, ancak bu politikanın yarattığı tepkiler sonucu öldürülmüştür.
***
Yunan ayaklanması sırasında kurulan ortak 'ortodoks cephe', bu tür çıkar ayrılıkları yüzünden bir süre sonra parçalanmıştır...
Rus patrikliğine bağlanmaya karşı çıkan Yunan milli kilisesi İstanbul patrikliğinden bağımsız olmak istemiş, bu talep İstanbul tarafından reddedilince tek taraflı bağımsızlık ilan etmiştir...
Bu durumun yarattığı gerginlik sonunda İstanbul Patrikliği'nin Yunan kilisesinin bağımsızlığını kabul etmesiyle son bulmuştur... Bunun yanı sıra, Patrikliğin, Yunan kilisesinin devletten bağımsızlığı konusunda talebi de reddedilmiş, Yunanistan'da kilise devletin bir parçası olarak kabul edilmiştir.
***
1800'lü yılların sonlarına gelindiğinde Osmanlı devletini parçalama faaliyetlerinin yoğunlaşması, Girit isyanı ve 1877-78 Osmanlı-Rus savaşının Rusya lehine sonuçlanması, kiliseler arasındaki anlaşmazlıkların bir süreliğine ikinci plana atılmasına neden olmuştur...
Özellikle Balkanlar'da, Rus, Yunan, Bulgar ve Sırp kiliseleri dayanışma halinde ayrılıkçı akımları organize etmiş, bu çabaların olgunlaşması sonucu 1912 yılında Rusya'nın desteklediği Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ Türkiye'ye savaş ilan ederek Osmanlı devletinin Balkanlar'daki varlığına son vermişlerdir...
Bu savaşta Rusya'nın Moskova patrikliği aracılığıyla yürüttüğü pan-slavist propaganda ve faaliyetler çok önemli bir rol oynamıştır.
***
Balkan savaşını izleyen Birinci Dünya Savaşına (1914-1918), İngiltere-Fransa ve Rusya'nın oluşturduğu cephe karşısında Almanya ile birlikte katılan Türkiye yenilgiyi paylaşmış ve bunun sonucunda Anadolu galip devletler arasında nüfuz alanlarına bölünürken kısmi işgale uğramıştır...
Ancak bütün bunlar olurken Osmanlı devletini parçalamanın bir aracı olarak oluşturulan ittifakı dağıtan çok önemli bir değişiklik gerçekleşmiştir...
1917 yılında Rusya'da gerçekleşen Sosyalist Devrimi sonucunda kurulan Bolşevik Hükümeti, Çarlık Rusyasının emperyalist hükümetlerle kurduğu ortaklıktan ayrılmış, gizli anlaşmaları açıklayarak reddetmiş, Türkiye'deki işgal kuvvetlerini çekmiş ve Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa yönetimindeki milli hareketi desteklemiştir...
Bolşevik Rus Hükümeti'nin yaklaşımı sonucu, Çarlık Hükümeti'nin yanı sıra İngiltere ve Fransa tarafından da desteklenen Ermeni ayaklanması başarılı olamamış, 'ikinci Yunanistan' olacağı düşünülen Büyük Ermenistan hayali son bulmuştur.
***
Bolşevik Hükümeti Moskova Patrikliği'nin yüzyıldan fazla bir süredir Çarlık Hükümetinin koltuk değneği olarak Osmanlı topraklarında yürüttüğü bölücü ve yıkıcı faaliyetlere de son vermiş, Rus patrikliğinin yetkilerini Rusya sınırları içindeki dinsel görevlerin yerine getirilmesi göreviyle sınırlamıştır...
Ancak Rus Ortodoks patrikliği yıkıcı faaliyetleri son bulurken, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentinde faaliyet gösterdiği için o zamana kadar ortodoks kiliselerinin organize ettiği ayaklanmaları açıkça destekleme konusunda çekingen davranan İstanbul Fener Patrikhanesi tavrını değiştirerek açıkça işgalcilerin safında yerini almış ve Batı Anadolu'da bir Rum devleti kurulmasına yönelik çalışmalarını yoğunlaştırmıştır...
Dönemin İstanbul Muhafızı Mirliva Sait Paşa tarafından hazırlanan bir rapor, kiliselerin cephaneliğe çevrildiğini, papaz okullarındaki öğrencilere askeri eğitimler yaptırıldığını ve işgal kuvvetlerinden elde edilen silahların cemaat mensuplarına dağıtıldığını belirterek bu duruma bir çare bulunmasını istemiştir.
(Devam edecek)
Kiliseler savaşı ve Türkiye... (X)
Ertan GÜNÇiNER
Yorumlar