Türkiye ekonomisi neredeyse 2018 yılından bu yana neredeyse 7 yıldır ciddi bir türbülans içerisinde. Yüzde 20.3’lerdeki enflasyon, halkta daha ağır yansımaları olsa da TÜİK’e göre bile yüzde 85’lere kadar çıktı. İşletmeler vergi borçlarının ödemekte isteksiz davrandı. Bu durum Maliye’nin açıklarına ciddi şekilde yansıdı.
Yaratılan bu enflasyonist ortamda hazineye kaynak yaratmak için Maliye de dolaylı vergilere yüklenirken, zamlarla şirketlerin bozulan ekonomilerini düzeltmeleri sağlandı. Ezilen ise sadece sabit ve dar gelirli oldu.
Ekonomideki enflasyonist süreç içerisinde iken toplanan swaplar düşüldüğünde 50 milyar dolar eksi rezervde olan Merkez Bankasının 2025 şubat ayı ortasındaki hafta 5.7 milyar dolar artışla 173.2 milyar dolarlık rezerve ulaştı. Swap hariç net rezerv 71.5 milyar dolara yükseldi.
Türkiye’den yurtdışına yapılan gayrimenkul yatırımları ise 2023’tekinin ardından geçen yıl yüzde 20’den fazla arttı. 2.5 milyar dolara ulaştı.
Uluslararası yatırım pozisyonu verilerine göre 2023 sonunda Türkiye’nin yurtdışındaki varlıklarının tutarı 333.1 milyar dolardan, 2024 sonunda 366.2 milyar dolara çıktı. Böylece bir yılda 33 milyar dolar artış oldu. Bireylerin doğrudan yatırımlarının 6.6 milyar dolar olması dikkat çekti. Yine portföy yatırımları da 3 milyar 450 milyon dolardan, 3 milyar 965 milyon dolara çıktı. Mevduat, krediler ve ticari krediler gibi diğer varlık ve yükümlüklerden oluşan” diğer yatırımlar varlığı ise 124.2 milyar dolardan 135.9 milyar dolara yükseldi.
Türk vatandaşlarının yurtdışıdaki şirket sayısı ise 2 bin 566’ya yükseldi. Sayı 2022 yılında 2 bin 535 idi.
Değerli okur buraya kadar aktardığım bilgiler ekonominin bozulması sonrasında ülkede Merkez Bankasının rezerv artışlarını nasıl başardığı ile vatandaşların içerideki yatırımlar yerine dışarıya yönelmelerine dikkat çekmekti.
Şimdi de içeride yaşanılanları verilerle anlatalım.
Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre binde 4 oranında artarak Aralık ayı itibarıyla 172,3 milyar ABD doları oldu. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçların stoku da 221,3 milyar doları olarak gerçekleşti.
Bankalararası kredi kartları merkezi verilerine göre ocak ayında Türkiye'de vatandaşların elindeki kredi kartı sayısı 130,2 milyona ulaştı. Vatandaş kart borcu altına girmiş durumda. Çünkü kartlı ödeme tutarı bir önceki yıla göre yüzde 66 artarak 1,61 trilyon TL'ye çıktı.
Nitekim ING Türkiye'nin, "Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması"na göre vatandaşların yüzde 57’si borçlu. Tasarruf sahibi olanların yüzde 53’ü, tasarruf yapamayanların ise yüzde 62’si borçlu durumda. Borçlanma araçları incelendiğinde, kredi kartları yüzde 43 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 14 ile banka kredileri, yüzde 10 ile eş-dost borçları takip ediyor. Borç sahiplerinin yüzde 79’u, gelirinin yüzde 30’undan azını borç ödemeye ayırdığını belirtiyor. Tasarruf edemeyenlerin yüzde 59’u gelir yetersizliği nedeniyle birikim yapamadığını söylüyor.
Hadi bir de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verilerini aktarayım…
BDDK verilerine göre, 1 milyon ve üzeri bakiyeli gerçek kişi hesapların sayısı 2020-2024 döneminde 5 yılda yüzde 554 oranında arttı. Aynı dönemde toplam TL mevduatlardaki artış yüzde 340 olurken, mevduat hesabı olanların sayısı yüzde 48 artış gösterdi. Toplam TL mevduatlar içinde, 1 milyon ve üzeri hesapların oranı 2020 yılında yüzde 15 olurken, 2024’te yüzde 69’a çıktı. Hesap sayıları içinde ise 1 milyon ve üzeri hesapların oranı aynı dönemde yüzde 0,2’den yüzde 1’e çıktı.
Ne dersiniz…Ekonomideki gelişmeler sizce de garip değil mi?