Bir önceki yazımızda ekonomideki bozulma sürerken ülkede Merkez Bankasının rezerv artışlarını nasıl başardığını, aynı ekonomik sıkıntı içerisinde iken bazı vatandaşların sanki hiç sıkıntı çekmemişler gibi, yurt içinde yatırım yerine, imkanlarını dışarıya yönlendirerek orada yatırımlara yönelmelerine dikkat çekmiştik. En sonunda da ekonomide bu gelişmelerin ortaya çıkardığı garipliğe vurgu yapmıştık.

Nitekim ekonomi verilerindeki gariplik dün açıklanan TÜİK rakamlarına da yansıdı. TÜİK’e göre, enflasyon şubatta aylık bazda yüzde 2,27 olurken, yıllık bazda yüzde 39,05'e geriledi. Ama ENAG’a göre yıllık yüzde 79,51, İTO’ya göre ise yüzde 45.35. Ramazan öncesi fiyatlarda katlamalı artışlar bilindiği halde enflasyonun nasıl yüzde 40’ın altında çıktığı anlaşılmıyor.

TÜİK’e göre Şubatta ana harcama gruplarında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu grup yüzde 9,92’yle eğitim oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup yine yüzde 94.90’la eğitim. Herkes biliyor ki geçtiğimiz ocak ayında bütün özel eğitim kurumları 2025-2026 dönemi yeni eğitim ücretini belirledi. Üstelik de bu durumu yaşayan biri olarak söyleyeyim okul ücreti yüzde 79 artırıldı. Nasıl oluyor yüzde 40 altında enflasyon?

Yine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarında halkın borç yükü şubat ayında da katlanarak arttı. Tüketici kredilerinde 2024 şubat ayından 2025 yılının şubat ayına kadar olan dönemde 530 milyar 828 milyon TL artış oldu. Yılbaşından bu yana iki ayda yasal takibe düşen kredi miktarı 328 milyar 754 milyon TL’ye ulaştı.

Piyasalardaki yangına karşın TÜİK’in açıklamalarının hakikaten bir yoruma ihtiyacı var. TÜİK söylemekten imtina ediyor ama duyurduğu verilerin aslında ‘enflasyon oranı’na ait olmadığını, ‘enflasyondaki düşüş hızına’ ilişkin olduğunu açıklaması daha doğru olacak. TÜİK’in “duyurduğumuz veriler ‘enflasyon hızı’dır” şeklinde bir açıklama yapması sağlıklı olacak. Ya da enflasyondaki ‘gerileme değil’, ‘düşüş hızındaki seviye’ demesi daha doğru olacak.

Temelde enflasyon bir ürünün fiyatının da yükselme hızını ifade eder. Yani fiyat yükselişinin aralığını (günlük, haftalık) ve o aralıktaki fiyatsal sıçramayı gösterir. Enflasyonun düşmesinin fiyatlara yansıması ise yükselirken olan zaman aralığının daha da genişleyerek sürmesi durumudur. Yani günlük-haftalık zaman aralığı hızındaki yükseliş, düşüşte aylık, 3 aylık gibi daha uzun bir vade halinde hareket eder. Bu nedenle TÜİK’in ‘enflasyon düşüyor’ verilerini; ‘enflasyon yükselmesi hızı düşüyor’ olarak okunması doğrudur.

O nedenle fiyatı artmış bir ürünün enflasyon düşüşe geçtiğinde fiyatının da aynı oranda düşeceğini kimse beklemesin. Böyle olunca vatandaşların da ‘piyasalardaki bu yangına karşın TÜİK enflasyonu düşük gösteriyor’ tepkisini yukarıdaki dengeyi gözeterek göstermesinde fayda var.

Enflasyon düştüğünde “fiyatın da aynı oranda geri düşmeyeceği bilindiği halde” TÜİK ne diye ‘enflasyon düştü’ şeklinde veri açıklıyor sorusu da ekonomideki gariplikler arasında.