Önceki yazımızda Cumhuriyetin kuruluşunu izleyen 'iç çatışmalar' döneminin onun tarihinin önemli bir bölümünü oluşturduğunu, bu dönemde birbirine zıt gibi görünen ama bir çok noktada birbirini bütünleyen iki farklı akımın Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete karşı farklı yönlerden mücadele ettiğini söylemiştik ...
Bu akımlardan birincisi, cumhuriyetin kurulmasını hiç bir zaman içine sindiremeyen ve o cumhuriyetin kurulmasına karşı hem siyasal yollardan hem de iç isyanlar çıkararak mücadele edenlerin cephesiydi...
Diğer akım ise görünüşte cumhuriyet fikrine itiraz etmemekte, ancak kurulan cumhuriyeti demokratik olmamakla eleştirme taktiği izlemekteydi.
***
29 Ekim 1923 'te Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından bu iki akım Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adı altında birleşerek bir 'muhalefet cephesi' oluşturdular...
Partinin yönetimi, Mustafa Kemal Paşa'nın liderliği altında Ulusal Kurtuluş Savaşına katılan ancak zaferden sonra onun cumhuriyet kurma girişiminden rahatsız olarak'meşruti bir monarşi' kurmak amacıyla onu tasfiye etmeye çalışan Rauf Bey, Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Refet Paşa gibi 'komutanlar' ile Adnan Adivar, İsmail Canbolat önderliğindeki Meclis grubundan oluşuyordu...
Partinin sözcülüğünü ise Hüseyin Cahid gibi İstanbul basınının önde gelen temsilcileri yapıyordu.
***
Önceki yazılarımızda bu kadronun askeri kanadını oluşturan isimlerin zaferden sonra Mustafa Kemal Paşa'yı alelacele Ankara'ya çağırdıklarını ve 'Senin cumhuriyet kuracağını söylüyorlar, ya böyle bir niyetin olmadığını Meclis'te ilan et, ya da bir kenara çekil' diye tehdit ettiklerini anlatmıştık...
Cumhuriyet'in ilanından sonra ise grubun lideri konumundaki Rauf Bey, uzunca bir süre 'cumhuriyet' kavramını kullanmamakta direnmiş ve cumhuriyetin 'ani bir kararla' ilan edilmesi hakkında görüşünü soran Ahmed Emin ve Velid Ebüzziya gibi önde gelen gazetecilere şunları söylemişti:
'Bence Cumhuriyet kelimesi üzerinde mütalaa ve münakaşa doğru değildir. Benim içtihadım; her millet gibi hür ve müreffeh yaşamaya liyakatini, tarihte emsaline ender tesadüf edilir bir tarzda ispat eden asil milletimizin istiklal ve refahının tamamiyetini sağlayan şeklin en doğru olacağı kaidesidir.(...) Millet esasen bu idare şeklini zaferiyle temin eylemiştir.'
***
Rauf Bey'in bir taraftan arkadaşlarını toplayarak Mustafa Kemal Paşa'yı 'Sen cumhuriyet kuracakmışsın' diye tehdit etmesi, diğer yandan Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı 23 Nisan 1920'den bu yana ülkenin aslında cumhuriyet ile yönetilmekte olduğunu söylemesi, ardından cumhuriyet konusunda fikrini soran gazetecilere 'isim üzerinde münakaşa doğru değildir' diye kaçamak cevaplar vermesi, daha sonra cumhuriyeti 'sorumsuz kimseler tarafından hazırlanan bir rejim' olarak tanımlaması, nihayetinde ise 'gerçek cumhuriyet yanlısı' gibi görünerek kurduğu partiye 'Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası' adını koyması, o dönemde cumhuriyete karşı çıkan, bunu başaramayınca da onun içeriğini boşaltmaya çalışan tüm akımlar için bir örnek oluşturmuştur...
O nedenledir ki, 'Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası', kısa bir süre içinde yalnızca 'eski dostlar'ın toplandığı bir muhalefet odağı olmaktan çıkmış, İttihatçı eski askerlerden İtilafçı liberallere, azınlık milliyetçiliği güdenlerden şeriat yanlılarına kadar geniş bir 'karşı devrimci' cephenin örgütüne dönüşmüştür...
Bu cephe, Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyeti geliştirip güçlendirmek için hazırladığı 'Devrim Kanunları'nı engellemeyi en önde gelen hedef olarak belirlemiş, ancak Şeyh Sait İsyanı'nın batırılmasının ardından dağılarak etkisizleşmiştir.
***
Atatürk, 1927 yılında okuduğu 'Söylev'de, Rauf Bey ve arkadaşları tarafından uygulanan bu taktiği eleştirerek, 'Cumhuriyet kelimesini ağızlarına almaktan bile çekinenlerin, Cumhuriyeti doğduğu gün boğmak isteyenlerin, kurdukları partiye 'Cumhuriyet', hem de 'Terakkiperver Cumhuriyet' adını vermeleri nasıl ciddiye alınabilir ve ne dereceye kadar samimi sayılabilir?' sorusunu sormuştur...
Ardından, bu partinin kuruluşunu, 'Başarısızlığa uğratılan büyük bir komplo' olarak değerlendirmiştir...
O komplo başarısızlığa uğratılmış, ama Cumhuriyet karşıtlarının faaliyetleri Atatürk'e karşı hazırlanan farklı suikast komploları ile devam etmiştir.
(Devam edecek)