Önceki yazımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümetinin İsrail karşıtı söylemlerinin zirve yaptığı koşullarda aniden gündeme gelen Türk-Yunan yakınlaşması üzerinde durmuş ve Yunanistan yönetiminin Ukrayna ve İsrail ile birlikte ABD’nin Rusya’yı kuşatmak amacıyla oluşturduğu cephenin en aktif üyelerinden biri olduğuna dikkat çekmiştik...
Yunanistan’ın, Ege adalarına Rusya’yı (ve Türkiye’yi) hedef alan askeri yığınaklar yaptığı, Türkiye ile ortak sınırına ABD üsleri kurulmasına izin verdiği, Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını ortadan kaldırmaya çalıştığı koşullarda gerçekleşen bu yakınlaşmanın amacının iki ülke arasında bir süredir gergin olan ilişkileri yumuşatmakla sınırlı olup olmadığı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır...
Ancak yakın geçmişte yaşananlar göz önüne alındığında bu yumuşamanın iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmekten çok ABD ile ilişkileri düzeltmek açısından önem taşıdığı görüşü ağır basmaktadır.
***
Hatırlanacağı üzere Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliğin zirve yaptığı 2019 yılında Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'dan Doğu Akdeniz'de Türkiye ile Güney Kıbrıs arasındaki doğal gaz sondaj geriliminin sona erdirilmesi için yardım istemiş ve Türkiye'nin bölgedeki faaliyetlerinin 'Kıbrıs'ın egemenlik haklarını alenen ihlal ettiğini' söylemişti... Pompeo da konuya ilişkin açıklamasında Türk tarafını “uluslararası kuralları ihlal” etmekle suçlamış ve "Hiçbir ülke Avrupa'yı rehin alamaz. Türklere, yasa dışı sondajın kabul edilemeyeceğini söyledik. faaliyetlerin yasal yürütüldüğünden emin olmak için gerekli diplomatik adımları attık ve atmaya da devam edeceğiz" demişti...
2020 yılına gelindiğinde ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki araştırma faaliyetlerine yeniden başlamasını "provokasyon" olarak nitelendirmiş, araştırmaları durdurma ve Yunanistan ile görüşmeleri yeniden başlatma çağrısı yapmıştı...
İş burada da kalmamış, 2022 yılında ABD, Güney Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosunu kaldırmış. bunun ardından ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ortak silahlı eğitim tatbikatları yapmışlardı...
Daha sonra ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez, Yunanistan’a yaptığı ziyaret sırasında “Türkiye, Doğu Akdeniz’deki en büyük tehdit.” ifadesini kullanmış ve Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Rusya işbirliğinin önlenmesi gerektiğini söylemişti.
***
Türkiye ile Yunanistan arasındaki yumuşama sürecinin, Türkiye’nin, Ukrayna’ya verdiği desteği artırdığı, Doğu-Batı hattının kuzey ucunda yer alan Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay verdiği ve İsveç’in üyeliğini onaylanmak üzere TBMM’ye gönderdiği bir döneme denk gelmesi dikkat çekicidir...
Bütün bu adımların ABD’nin bir süredir Türkiye’den beklentilerine uygun adımlar olduğu açıktır...
Ancak ABD yönetimine yakın Foreign Policy ve Newsweek gibi yayın organlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine yayınların artması ve Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasına varan tehditlerin art arda sıralanması bu adımların başta ABD olmak üzere NATO müttefiklerimizi tatmin etmediğini göstermektedir.
***
Peki, bunun sebebi nedir?...
Bizce bunun sebebi, Ukrayna cephesindeki taarruzun fiyaskoyla sonuçlandığı ve İsrail’in Gazze saldırısının ters teptiği koşullarda Türkiye’nin Ortadoğu, Orta Asya ve Karadeniz’de Rusya’ya ve İran’a karşı daha sert bir politika izlemeye zorlanmasıdır...
Türkiye’nin son dönemde ekonomik sıkıntılar nedeniyle ABD ve Batı dünyasına verdiği tavizler yeterli görülmemekte, Türkiye’den Rusya’ya uygulanan ambargoya katılması, Ukrayna’ya verdiği desteği artırması, Rusya ve İran ile birlikte yürüttüğü Astana sürecini noktalaması, İsrail karşıtı söylemi durdurması, Suriye’de ve Irak’ta PKK varlığını kabul etmesi istenmektedir.
***
Ancak bu isteklerin yerine getirilmesi Türkiye’de kamuoyunun yüzde 90’a yakın bir bölümünün ABD politikalarına karşı olduğu, Gazze konusundaki hassasiyetin her geçen gün daha da arttığı, Yunanistan’ın Türkiye karşıtı politikalarını durdurmadığı koşullarda çok zordur...
Mevcut konjonktür, yakın bir gelecekte ABD’nin Türkiye’yi Rusya’yı ile bir çatışma ortamına sürükleme çabalarının etkili olmasını güçleştirmekte, ABD’nin Doğu-Batı hattı üzerinde oluşturmaya çalıştığı cephenin ortak bir harekat planı geliştirmesini engellemektedir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki yumuşamanın bu durumu değiştirmesi çok güçtür...
Kısacası, kendi içinde de bölünmüş olan ABD ile AB’nin Türkiye, Ukrayna ve İsrail’i ortak bir cephede birleştirerek Rusya üzerine sevk etme girişimleri beyhude bir çaba olarak görünmektedir. (Bitti)