Ülkemizde tekvando sporu denince akla ilk gelen isim rahmetli İsmet Iraz olur… Yaşamını bu spora adayan Iraz, yaşadığı sürece tekvandoyu tanıtmak için dur durak bilmeden çalışıp durdu. Kendi popülaritesi sayesinde medya da oldukça geniş yer almasını sağlayınca Tekvando sporu1968 yılında resmi olarak Judo Federasyonu bünyesinde faaliyetlerini sürdürmeye başladı. Asıl patlamayı 1976 yılında resmi olarak ilk defa katıldığı Avrupa Şampiyonasında yaptı. Türkiye takım halinde Avrupa 2’ncisi olunca da İsmet Hocanın eli güçlendi. Yaptığı lobi faaliyetleri sonucunda da1981 yılında Judo Federasyonu’ndan ayrılarak müstakil federasyon olan Tekvando Federasyonu Başkanlığına Mithat Kor getirildi. Bir yıl sonra da Prof. Dr. Esen Beder başkanlığında oluşturulan federasyon kurullarının çalışmaları, başarı grafiğini arttırmaya başladı. Tabi ki bunda en büyük pay Teknik Direktör olarak görev üstlenen İsmet Iraz’ın oldu. Bilinçli, disiplinli çalışma ve isabetli karar ve görüşleri ile ülkemizde Tekvandonun yapılması hızla devam etti. Bunun meyveleri de uluslararası alanda artan madalyalarla alınmaya başlandı.

Tekvandonun yönetimsel olarak en büyük şansı rahmetli Esen Hocadan sonra hep camiadan gelen milli sporcuların göreve gelmesi oldu. Gelenler de hep uzun süre görevde kaldı. Eski milli tekvandoculardan Cengiz Yağız, 1996-2003 yıllarında başkanlık görevini yürüterek gelişimi sürdürülebilir duruma getirdi. Tekvando bu dönemde olimpik spor olarak kabul edildi. Ve ilk olimpiyat madalyası 2000 Sidney’de Hatice Tosun tarafından kazanılarak tarihe adını yazdırdı. Yağız’dan sonra da eski milli sporcu geleneği sürdürülerek federasyon başkanlığa Metin Şahin seçildi.  O tarihten bu yana başkanlığı devam ettiren Metin Şahin yönetiminde Türk tekvandosu başarı çıtasını sürekli arttırarak, olimpiyat oyunları, dünya ve Avrupa şampiyonalarında sürekli zirvede yer alan bir kimliğe büründü. Tekvando, 400 bine yaklaşan lisanslı sporcu sayısı ile ülkemizde futbol ve satranç branşlarının ardından en çok sporcuya sahip federasyon olurken, kazandığı madalya sayısı ile de her zaman ilk 5 içinde yer aldı.

Türk tekvandosu 2012 yılında Servet Tazegül ile Londra Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazanarak zirveye çıktı. Yine 2012’de gümüş madalya kazanan Nur Tatar ise, 2016 Rio Olimpiyat Oyunlarında bronz elde ederek, üst üste 2 olimpiyat oyununda madalya kazanan ilk Türk kadın sporcu unvanını kazandı.

“Madalya istikrarı sürecek”

Şimdi sıra Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarına geldi. Başkan Metin Şahin’in bu konuda görüşlerini sorduk. Her zamanki iddialı tavrını sürdüren Başkan Şahin, madalya istikrarımız sürecek diye sözlerine başladı ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bizim için yılın en önemli dönemi geldi de çattı. Önümüzde son 3 yılın çalışmalarının meyvesini yiyeceğimiz bir dönem var. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları için tüm hazırlıklarımızı yaptık. 8 olimpik sıkletin 5’nde Paris’te yer alacağız. Dünyada tekvando yapılan 210 ülke arasında 6 sporcuyla katılan Çin’in ardından bu alanda 2. sıradayız. Takımımızda Tokyo 2020’de bronz madalya kazanan Hakan Reçber ve Hatice Kübra İlgün’ün yanı sıra son dünya şampiyonu Nafia Kuş ikinci kez olimpiyat heyecanı yaşayacak. 2023’ün dünyada parlayan yıldızı Merve Dinçel ve Emre Kutalmış Ateşli de ilk defa yer alacakları olimpiyatlarda güvendiğimiz çocuklarımız. Tekvandonun resmi olarak olimpik programa alındığı Sidney 2000’den bu yana katıldığımız tüm olimpiyat oyunlarında ülkemize madalya sevinci yaşattık. Madalya istikrarımızı Paris’te de sürdürerek ülkemizi gururlandıracağız.”

Olimpiyat madalyaları

Türkiye, tekvandonun olimpik branş olarak kabul edilmesinden sonra katıldığı 6 olimpiyatı madalya açısından hiç boş geçmedi. Milli sporcularımız, bu büyük organizasyonda bugüne kadar 1 altın, 3 gümüş ve 5 bronz olmak üzere toplamda 9 madalya kazandılar. 2000 Sidney- Hatice Tosun (Bronz), 2004 Atina- Bahri Tanrıkulu (Gümüş), 2008 Pekin- Azize Tanrıkulu (Gümüş), Servet Tazegül (Bronz), 2012 Londra- Sevet Tazegül (Altın), Nur Tatar (Gümüş), 2016 Rio- Nur Tatar (Bronz), 2020 Tokyo- Hatice Kübra İlgün (Bronz), Hakan Reçber (Bronz)