Koca Çınarların her ikisinde de taraftarlarca istenmeyen teknik direktörler, yönetimlerin kendilerine yönelen eleştiri oklarının önüne kurban olarak atılarak bir nevi hedef şaşırtma aracı olarak kullanıldılar.

Bu kez  hem Ankaragücü hem de Gençlerbirliği’nde sevenlerinin “kelle isteriz” gerekçelerinde belki de ilk kez bir fikir birliği vardı. Başkentin iki güzide ve köklü kulübünde de takımın emanet edildiği teknik direktörlerin ikisi de ilk teknik adam deneyimlerinin başlangıcında yani açıkçası acemi olmalarıydı.

114 yıllık koca çınarın başına getirilenin diğerine göre iki dezavantajı daha vardı… İlki Almanya’da yetişmesinden dolayı ülke futbolumuza oldukça yabancıydı. Gerçi Stefan Kuntz’un yardımcısı olarak, Türkiye’de bir geçmişi oldu ama çoğunlukla süper ligdeki yerli futbolcuları ile yurt dışındaki lejyonerleri izleme görevindeydi. İkincisi ise takımdaki Almanya kökenli aynı zaman kulüple sorunlu olan futbolcuların isteği üzerine gelmiş olmasıydı.

Teknik direktörlük kariyerine 101 yıllık çınarda başlayan Recep Karatepe’nin öyküsü, 6 ay dolmadan sona erdi. İnişli-çıkışlı bir grafik çizen Recep hocanın kaderini tam olarak 5 günde oynanan 2 maçtaki sonuçlar belirledi. Önce Kasımpaşa’nın altyapı futbolcularından kurulu takımına yenilerek kupaya veda edildi… 4 gün sonra da 3 puan beklentisinin tavan yaptığı Adana maçında hem de sahasında yenilince bileti çabuk kesildi.

Başkentin iki değerli kulübü böylelikle yabancı futbolcuların çokluğu nedeniyle verilen bir haftalık “Noel tatili” boşluğundan yararlanarak, yeni yılda yeni teknik yüzle çalışma fırsatını buldular.

Ankaragücü, bu sezon başında göreve getirdiği ancak 26 gün sonra yeni sezon yapılanmasında oluşan fikir ayrılıkları nedeniyle maçlar başlamadan yollarını ayırdığı Kemal Özdeş ile 1,5 yıllık imza atıldı. Ne ilginçtir ki iki Başkent ekibini tesadüf yine ortak bir noktada buluşturmuştu. Gençlerbirliği de aynı isim ile yani Kemal Özdeş’le 2014 yılında yine bir sezon başlangıcında bir sözleşme imzalamış, ancak o dönemin başkanı rahmetli İlhan Cavcav ile yaşadığı transfer anlaşmazlığı yüzünden çok kısa sürede sözleşme feshedilmişti.

Gençlerbirliği, Karatepe’den boşalan teknik direktörlüğe, alt yapıdaki uzun nefesli başarılı geçmişi ile dikkatleri üzerine çeken Hüseyin Eroğlu ile 1,5 yıllık anlaşma yaptı. 1. Ligin en deneyimli teknik direktörü unvanına sahip olan Hüseyin Hoca, 2022-23 sezonunda 26 Eylül 2022 de Samsunspor’da göreve başladığında, liderle arasında 9 puan fark bulunuyorve ligde 7. sırada yer alıyordu. Karadeniz ekibi, yine ne tesadüf ki, Gençlerbirliği’nin Eyüpspor’u sahasında yenmesiyle, tam 11 yıl sonra ve 20 haftalık yenilmezlik rekoruyla, bitime 6 hafta kala Süper Lige çıkmayı garantilemişti.  

Bir başka ilginç tesadüf de, her iki kulüpte de hocaların, belli futbolcu gruplarının isteği doğrultusunda  göreve getirilmelerindeki benzerlikten kaynaklanıyor… Hani nasıl Kenan Koçak’ın Ankaragücü’ne Almanya kökenli oyuncuların isteğiyle geldiğini kulaktan kulağa fısıldandıysa, güzel ve ilginç araştırma haberleriyle dikkat çeken Gençlerbirliği Haber Ajansının “Gençlerbirliği’nde yeniden buluştular!” başlıklı haberinden yola çıkılarak bazı çevrelerce, Hüseyin Eroğlu’nun Başkent ekibine gelişinde  Djitte hariç Altınordu geçmişi bulunan oyuncuların istediği sonucuna varılmış. Haberde yer alan “Hüseyin Eroğlu, Gençlerbirliği’nde düzenli olarak ilk 11’de oynayan Erhan Erentürk, Sinan Osmanoğlu, Oğuzhan Berber, Metehan Mimaroğlu ve Moussa Djitte ile daha önceki takımlarında da birlikte çalışmıştı” cümlesi de elastiki yapısından yani her tarafa çekilebilir olmasından dolayı, isteyen istediği anlamı çıkarabilir nitelikteydi.

Eroğlu’nun eskiden birlikte çalıştığı futbolcuları tarafından istenmesi kadar doğal bir talep olamaz. Aynı durumun Ankaragücü’de yaşanıp, kötü bir bir şekilde sonlanmasının, Gençlerbirliği’nde de aynı şekilde başarısızlıkla sonuçlanacağı anlamı çıkmaz.

Dilerim ki de böyle olmaz. Ve yine gönülden istiyor ve diliyorum ki Başkentimizin bu köklü takımlarında yaşanan teknik kadro değişimi herkesin arzuladığı gibi sonuçlanır ve kulüplerin ürerinde toplanan kara bulutlar dağılır.

Yeni yıla gireceğimiz son günlerde de iyi düşünelim ki, iyi olsun. Herkese gönlünden geçen tüm güzellikleri yaşamasını ve 2025 yılının; sağlık, mutluluk, başarı özellikle de tüm dünyaya barış getirmesini diliyorum.