Ankara futboluna ne oldu böyle sular bir türlü durulmuyor… Herkes sanki kaostan besleniyor. Krizlerin biri bitiyor, öteki başlıyor…
Bunun tek nedeni herkesin başarıya endekslenmiş olması… Aksine kimsenin tahammülü yok. İpin ucu kaçtı mı kimse çözülmeye engel olamıyor. Kulüp borç batağına girmiş, vergi, SSK borçları dağ olmuş kimin umurunda…Umursamayanların sonu belli de şimdi onların da akılları başlarına gelmiş… Biri BAL liginde, öteki 3. ligde yeniden dirilmenin umuduyla, seyirci rekorları kırarak hatalarını telafi etmeye çalışıyorlar.
Zaten sorun da işte tam olarak burada… Sonuçta her şeyin ucu paraya dayanıyor… Kulüplerin, altyapıdan futbolcu yetiştirilememesi, sponsor gelirlerinin çok düşük düzeyde kalması, mücadele edilen ligde naklen yayın gelirlerinin çok düşük olması nedeniyle kendi kendine yetecek durumda olmamaları yüzünden iş para verecek yöneticiye dayanıyor… İş insanlarının doğal olarak futbol kulüp yönetimi konusunda yetersizliklerinden dolayı da kadro planlamalarında hata yapılmasına neden oluyor. Bir de teknik kadro yönetimi işi, ehil olmayan kişilere teslim edilince de dananın kuyruğu kopuyor.
Taraftar alınan başarısız sonuçlar yüzünden önce teknik direktörü sonra futbolcuları sorumlu tutuyor, aleyhte tezahüratlarla, olumsuz davranışlarla moral motivasyonlarını sıfıra düşürüyor…Takımın kötü durumu sürdükçe de sıra yönetime geliyor. Sadece iyi niyetle kulübe maddi destek sağlayanlar hem para verip hem de bırakın eleştirilmeyi, hakarete maruz kalmalarını kendilerine yediremiyorlar… Hatta bazıları saldırıya uğrayıp, tehdit bile ediliyorlar… Onların da ayrılmaları sorunlu olunca da kulüpler, bilinmeze doğru yol almaya başlıyorlar… Örnekler çok, sıralamaya kalksak sütunlar yetmez.
Şimdi genel olarak Ankara hatta Türk futbolunun bu halinden çıkıp, özele inelim…
Ankaragücü’ne mesela… Başkan yeni bir çabayla kötü gidişi sona erdirmek için idari ve teknik yönetimde köklü bir değişime gitmiş… Takım bir zamanlar herkesin “Onurumuzdur” diye hakkında bağırılan kişiye teslim edilmiş… Takıma bir türlü vurulamayan neşterler vurulmuş, yeni bir şevkle çalışma startı verilmiş.
Ve bunun yadsımasının görülmesi açısından tam kadro olarak Çorum deplasmanına gidildi… Ancak kadro dışı bırakılanlara, sakat va cezalıların eklenmesi yetmiyormuş gibi, kaptanlığa yeni getirilen Mahmut Tekdemir’in ısınırken sakatlanması, daha 40’ıncı dakikada takımın 10 kişi kalması işin tuzu- biberi oldu... Tüm bu olumsuzluklara rağmen kalan futbolcular, son dakikalarda olsa bile canlarını dişine takıp en azından berberliği kotardılar. O kadar dezavantaja karşın alınan bir puan sarı-lacivertlilerin şu anki konumu nedeniyle oldukça değerlidir.
Ancak beraberlik golü sonrası “yönetim istifa” tezahüratının koro halinde söylenmesi, taraftarların memnuniyetsizliklerini gidermediğinin göstergesiydi. Deplasmandan sonra da kulüp tesislerine gelmeleriyle de tavırlarını perçinlemiş oldular…
Peki aşağıda sıralayacağımız acil sorunlar çözüm beklerken, bu durum daha ne kadar sürecek?
Bekleyen SSK ve vergi borçları da FİFA’dan gelen dosyalar gibi azalacağına artıyor. Şu ana kadar ki 7 dosyanın çözüme kavuşturulma bedelinin 100 milyon lirayı aştığı tahmin ediliyor… Takımın direkt oynayan 4 futbolcusu kadro dışı bırakılıyor… bu nedenle de takviye zorunlu hale geliyor… Hem de arzulanan hedefe ulaşılabilmesi için alınacak oyuncu sayının 7-8’i bulması bekleniyor. Tabi bunun da hatırı sayılır bir maliyet oluşturacağı sanılıyor…
Uzun süredir ceplerinden yüz milyonlarca lirayı verenler, taraftarların isteğine uyup çekip giderlerse 114 yıllık kulübün hali ne olacak… Bunu düşünen var mı… Bu kadar yükün altına girebilecek babayiğitler kolaylıkla bulunabilecek mi… Bulunamazsa Ankaragücü’nün sonu, akla gelmesi bile yüreğimizi dağlıyor ama kankisi gibi mi olur?
Cevapları merakla bekliyorum…
Aslında Gençlerbirliği’nin durumu da son haftada arka arkaya alınan ilginç sonuçlar yüzünden hemşerisini aratmayacak hale geldi… Onun irdelemesini de yer azlığından gelecek yazıya bırakmak zorunda kaldım.