Başkentin önemli değerlerinden Ankaragücü ve Gençlerbirliği kulüpleri, hafta içinde yaşanan gelişmelerden dolayı derinden sarsıldılar.

Koca çınarlardan sar-lacivertlisi, idari ve teknik yönetimlerde kelimenin tam anlamıyla bir darbe yaşarken, ötekisi yani kırmızı-siyahlısı ise tarihinde 5 kez final oynadığı ve 2 defa kupayı müzesine götürmeyi başardığı şanlı kupa mazisine, Kasımpaşa’ya eleniş biçimiyle  kara bir leke sürdürdü.

Ankaragücü’de olayların baş göstermesinin iki önemli nedeni vardı…

Birincisi, alınan kötü sonuçlara karşın teknik direktör Kenan Koçak’ın bir türlü gönderilmemesi ve sezon başından beri takımda zorla tutuldukları her halinden belli olan bazı futbolcuların tavrı yüzünden, en çok ihtiyaç duyduğu taraftarlarıyla ilişkilerin kopma noktasına gelmesi…

İkinci neden ise Başkan İsmail Mert Fırat’tın, kulübün kendisinden sonra maddi yükünü çeken diğer isim olan Futbol Şube Sorumlusu Feridun Geçgel’in Bolu deplasmanının hemen ardından yumruklaşmaya varan olayın ardından “can güvenliğini” gerekçe göstererek istifa etmesiyle yalnız kalması…

Tabi bu istifanın ardı kesilmedi…Basın Sözcüsü Mehmet Şanal ve Altyapı Sorumlusu Soner Kurt da görevlerinden ayrıldı. Bu arada Geçgel’in göreve getirdiği Sportif  Direktör Seyit Üçgül’ün de görevine son verildi. Futbol, eski başkan Faruk Koca’nın altın çocuğu Emre Yıldız’a tek yetkili olarak emanet edilir edilmez takıma neşter vuruldu. İlk iş olarak Teknik Direktör Kenan Koçak gönderlidi. Sorunlu 4 futbolcu Tolga Ciğerci, Efkan Bekiroğlu, Alper Uludağ ile Bahadır Güngördü kadro dışı bırakıldı. Kaptanlığa Mahmut Tekdemir, Osman Çelik ve Rijad Bajic getirilirken, Riccardo Saponara yeniden kadroya dahil edildi.

Yeni teknik direktör için sezon başı göreve çağrılan ancak maçlar başlamadan gönderilen Kemal Özdeş ile Ankara’nın evladı Tolunay Kafkas’ın adı gündeme geldi.

Feridun Geçgel’in ayrılmasıyla vergi, SSK borçları, transfer yasağına neden olan futbolcu alacakları ve artık bir zorunluluk haline gelen yeni transfer maliyetleri yüzünden bir anda oldukça yüklü bir borçla tek başına kalan Başkan İsmail Mert Fırat, Faruk Koca’nın desteğine ihtiyaç duyduğu için tüm bu operasyonlara izin vermek zorunda kaldı.

Böylece Ankaragücü’nde bir nevi “perde arkası” Faruk Koca devri başlamış oldu…

Gelelim Gençlerbirliği’ne…

Son dönemde ligde aldığı başarılı sonuçlarla dikkat çeken ve ilk yarının kalan 3 maçtan 9 puan beklentisi içine girerek, play-off için oldukça umutlanan kırmızı siyahlıların, Türkiye kupası 5.turda Kasımpaşa’ya elenmesinin garip öyküsüne…

Süper lig ekibine yenilmek elbette bir 1.lig ekibi için normal kabul edilebilir. Ancak Türkiye kupasını bir angarya olarak gören ve organizasyona katılma kararını federasyonun cezai yaptırımı nedeniyle son anda değiştirmek zorunda kalan İstanbul ekibinin elenmek için neredeyse kadronun tamamını altyapıdan oluşturması da beklenen bir durumdu. Nitekim Kasımpaşa, 26 yaşındaki kalecisi hariç maç kafilesine U19 ve daha alt yaş gruplarından futbolcuları almıştı.

Yukarıda da belirttiğim gibi 2 kez kupayı kazanması ve 5 defada final oynama başarısını gösteren 101 yaşındaki Gençlerbirliği’nin de aslında kupaya devam etmeme tavrı da kendini oldukça belli etmişti. Yine de bazı genç oyunculara şans verilmesine rağmen geri kalanı takımda sürekli yer alan futbolculardı. Tamam futbolda her sonuç normal karşılanabilir ama “Bazı şeylerin daha erken belli olması gerekiyor. Rakibimizin kupaya katılacağı Pazartesi günü belli oldu. Biz de ona göre plan yapmıştık.”şeklinde mazeret öne sürmenin kabul edilir bir tarafı da olamaz.

Rakip genç oyunculardan 8. dakikada gol yenilmesine, kalan sürede bir türlü karşılık veremeyen kırmızı siyahlıların bu şekilde elenişi, bence kulübün şanlı mazisine vurulmuş bir kara leke olarak tarihe geçecektir.