Bahar mevsimi arada bir de olsa yüzünü göstermeye başladı ya reklamlar geri kalır mı?
Kalmaz tabii…
Hatta bir adım önde gider….
İnternet sayfaları reklam panoları gibi…
Şortlar, mayolar, tiril tiril pantolonlar, astarsız ceketler… Ve elbette spor ayakkabılar…
Yürüyüş için ayrı, koşu için ayrı, futbol oynamak için ayrı…
Yeni nesil o bakımdan şanslı…
Onlar, ayakkabıda takas yöntemini bilmezler…
Yokluktan var edilmiş bir yöntem…
Bir çift ayakkabının iki kişi arasında paylaştırılmış hali.
Olanın olmayana arkadaş kıyaı…
Bir ayakta spor, öteki ayakta rengi kaçmış günlük ayakkabı…
Bir de tuttuğun takımın forması varsa üstünde değme keyfine…
Boş kaleye topu yuvarlayamayacak kadar beceriksiz olsan da o forma, beceriksizliği maskelemek, günlük giysiler içinde top koşturan onca çocuk arasında hava atmak için yeter de artardı bile.
Şimdilerde, toprak alanlarda, sokak aralarında top koşturmak hayal oldu…
Boş alan kalmadı ki top koştursun çocuklar…
Ücretli mini çim sahalar da o tadı vermiyor zaten…
Kentlerin geçmişinde var olan bazı değerler birer birer eksiliyor.
Eski mahalle yaşamından eser yok örneğin.
Bırakın mahalle komşuluğunu apartman komşuluğu bile ‘’kayıplar’’ listesinde yer alıyor artık.
Olanaklar sınırlıydı ama, oyun sahaları genişti eskiden….
Tek marka vardı;
‘’Sevgi’’ denilen…