Kimilerinde fazladır,
Kimilerinde yok denecek kadar az…
Şöyle tanımlıyor TDK merakı:
‘’Bir şeyi anlamak, öğrenmek, görmek için duyulan, içten gelen istek.
Bir şeyi yapmak, bir şeyle uğraşmak, bir şeyi edinmek isteği.’’
İyi yönleri de var merakın kötü yönleri de…
Kıvamında tutarsan iyi,
Ayarı kaçırırsan kötü…
Örneğin ana cadde üzerinde kafa kafaya gelip, hurdaya dönmüş araçların ağlamaklı sürücülerinin yanına yaklaşıp da ‘’Ne olmuş burada abi’’ diye sorarsan merakın kıvamını kaçırmış olursun…
Hem de çok…
Hele sinirli birine çattıysan…
Merakın yüzünden hastanelik olman işten bile değildir.
İlgisizlik de benzer sonuçları doğurur bazen.
Televizyondaki derbi maçına kilitlenmiş, alış-verişe giden hanımın sana emanet ettiği afacanla ilgilenmeyi ihmal etmişsen, ‘’içeride ne haltlar karıştırıyor acaba’’  sorusunu aklına getirmemişsen örneğin, yangın dahil olası felaketlerin suçunu başkalarında arama sakın.
Ölçüyü kaçırmamak gerek…
Merak konusunda da:
Aynanın karşısına geçip de gözlerini kapatan Temel’e ne yaptığını sormuşlar;
‘’Hiiççç’’ demiş temel, uyurken nasıl göründüğümü merak ediyorum da…
Dedik ya her şeyin bir ölçüsü olmalı.
Öyle değil mi?
Tabii merakın da…