Kimileri vardır evde oturmaya alışamaz…

Yalnız hafta sonları olsa yine iyi…

Her gün…

Bu nasıl bir tutkuysa…

Hani ‘’bağlasan durmaz’’ derler ya o misal…

Fırsatını bulmayagörsün…

Yağmur, çamur dinlemez atar kendini dışarı…

Zordur böyleleriyle baş etmek…

Yahu otur poponun üzerine, dinlen biraz…

Yok, illa çıkacak

Ne varsa dışarıda….

Al eline bir kitap…

Yayıl koltuğa…

Günün keyfini yaşa…

Ya da geç televizyonun karşısına, tara kanalları bul bir komedi filmi izledikçe gül, güldükçe izle…

O da mı sarmadı?…

Haberleri izle…

İzle izle gül,

Gül gül izle…

O da mı olmadı…

Uzan yatağa gözlerini dinlendir.

Olmadı mı?

Yapacak bir şey yok…

Bırak gitsin…

Gençlik yıllarından kalma bir arkadaşım vardı.

Onu da evde tutmak mümkün değildi…

Babası ne önlemler almıştı oturup ders çalışsın da karnesindeki kırıkları düzeltsin diye…

Ne mümkün…

Oturdukları apartmanın ikinci katındaki evlerinin balkonundan on-on beş santim ötedeki su borusuna tutunur, sonra da sirk cambazlarına taş çıkaracak ustalıkla zemine kadar mesafeyi kayarak firar eylemini gerçekleştirirdi.

Beni buralara okuduğum bir haber getirdi.

Aktarayım…

Belki sizlerde de bazı anıları çağrıştırır.

Ankara'da yolda yürüyen Yetkin Güner adlı şahıs, İsmail Tek adlı kişi tarafından 7 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş.

İsmail Tek, dava ile ilgili duruşmada kendini şu sözlerle savunmuş

‘'Büyüklerime karşı açık sözlüyüm; çocukluktan beri hapiste yattım, dışarıya alışamadığım doğru. Bu psikoloji benim hep üzerimde vardı’'

Hayat ne tuhaf…

Yoksa tuhaf olan insanlar mı?

Kimilerini evde tutamıyorsun,

Kimilerini dışarıda…