Çocuklarınız hayatınızdaki en önemli varlıklarınız değil mi? Hatta kültürel olarak çocuklara yapılan fedakarlıkları gerekli veya gereksiz son derece abartmaya oldukça önem veriyoruz. Kendi hayatlarını yaşamayı adeta unutan ailelerin ise oldukça masum talepleri var çocuklarından: mutlu olmaları. Peki bu mutluluk kavramının içini nasıl dolduruyoruz gelin birlikte inceleyelim.
Pek çok aile çocuklarının büyüdüğünü kabullenememe eğilimi içerisindedir. Yetişkinlik aslında şişirilmiş bir kelimeden ibarettir. Gerçek anlamda ailelerin çocuğunun büyüdüğünü kabullenmesi için kendi içinde gizli kıstasları barındırırlar. Örneğin işe girmesi, kendi ailesini kurması, kendi evine çıkması... Bu da aslında büyük bir tezattır. Bir yandan çocuğunun bir yetişkin olmasını ve sorumluluklarının farkında olmasını isterken diğer yandan çocuklarının hata yapabilme şansını aileler bir çırpıda ellerinden alıverir. İşte tam bu noktada müdahaleci bir zihniyetle karşılaşırız.
Kendi doğrularını, oda düzenini, uyku saatlerini bile kapsar bu uyarı. Çocuğunuzdan farkında olmadan kendi sorumluluğunu alma ve kendini yetiştirme şansını aldığınızın farkında mısınız? Genel bir eğilim olarak şunu görmekteyim: Bildiğimiz konularda sonuna kadar bizim tavsiye ettiğimiz patikada yürüsün sonra kendi hayatında kendi yolunu çizsin. Peki bir yolda yürümenin de bir alışkanlık olabileceği aklınıza geldi mi? Sorumluluklarının farkına sadece müdahaleler ile varabilen bir çocuk ve gelecekte yetişkin ileride bu ikazları almadan o yolda tek başına ne kadar yürüyebilir? Size söyleyeyim, hayır yürüyemez.
Son derece iyi niyetle yapılan uyarılar bile ne yazık ki bu davranış biçiminin bir parçasıdır. Bu belki oldukça radikal bir çıkış ve hep üzerine titrediğim kitlemi incitebilir ancak sevgi sorumluluktur. Bana kızsanız bile sizlere bu ikazı yapmak zorundayım. Hayatınız boyunca çocuklarınızı dışarıdaki tehlikelerden korumaya çalıştınız. Peki hiç kendinizden korumanız gerektiği aklınıza geldi mi?
Elbette burada şu soruyu sorabilirsiniz bana: Tamamen mi kendi haline bırakacağız? Hayır. Yürüdüğü patikada uzaktan kumandayla müdahale etmeyin demek istiyorum ama bu onları o patikada tamamen yalnız bırakacağınız anlamına gelmez. Onlarla birlikte yürümelisiniz. Bazen çocuk çitlerin üstüne çıkar, bir çiçeği koklamak için durmak ister ve bu gayet normaldir. Sizin desteğinize her şeyden çok ihtiyaçları var ancak müdahalelerinize değil. Bunun yerine basit bir örnekte sabitleyeceksek eğer odası dağınıksa orası onun yaşam alanı. Temizleme sorumluluğuna kendisinin varmasını ve daha iyi bir yerde yaşamayı hakettiğini ona söyleyebilirsiniz. Kendi sorumluluğunu alması demek sizlerin “Biraz sorumlu ol!” ikazlarıyla kazanabileceği bir alışkanlık ne yazık ki değil. Belki de ipleri biraz gevşetip onları ve taleplerini dinleme vaktiniz çoktan gelmiştir. Bu dinleme gerçek anlamda bir dinleme olmalı. Eğer iletişimin başında varmak istediğiniz sonucu zaten belirlediyseniz en azından karşınızdaki insana ikna olabilir illüzyonunu yaratmayın...
Sevgiyle kalın ve özgürlüğe methiyeler yağdırın, en çok övgüyü özgür bir ruh hakeder.