Köy Enstitülerinin kuruluşunun 85.yılı kutlanacak. Dünya Eğitim Literatürüne özgün Türk buluşu olarak geçen bu kurumlar, Hasan Ali Yücel-İsmail Hakkı Tonguç’un eseri olarak da anılıyor. Seneler sonra bu yazıyı yazma nedenim,20 yıllık dostum Nadir Gezer’in bu yıla denk düşen Atatürk’ün Ulusal Eğitim Anlayışı ve Köy Enstitüleri adlı kitabını göndermesi oldu.
Tanımaktan büyük onur duyduğum çok az insan arasında nadir bir kişiliktir. Mehmet Başaran Usta’nın deyimiyle Devrimci Atılım Yuvalarından yetişmiş, kar beyaz düşlerle yaşayan insan sıcağı dost biridir. Üretkenliği, nezaketi, coşkusu her zaman kalemine de yüzüne de yansıyan bir eğitimcidir. Bu kitabıyla da bizi bir başka yaşam tanıklığının yolculuğuna çıkarıyor.
Yine Mehmet Başaran Usta’nın dediğince Köy Enstitüleri Özgürleşme Eylemi’nin yuvalarıydı. İş içinde eğitim veren Muhtar ve İmam’a teslim edilen köylerde kalkınmayı kalkındırmayı amaçlamışlardı. Nadir Gezer dostum da bu kurumun bir neferiydi. Hâlâ o ruh ve heyecanla o yılları anlatıyordu.
Öğretmen Amcam Gölköylü idi. Yazları başka enstitülere inşaat için giderdi. Bavulunda kitapları vardı. Mandolin çalardı. Musa Uysal’ın (Emmi) sınıf arkadaşıydı. Evde öğretmenimdi, okulda da öğretmenim oldu.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk’ün Ulusal Eğitim, Dil Devrimi, Eğitim-Öğretim Birliği, Halkevleri ve Halkodaları, Harf Devrimi, Millet Mektepleri atılımlarının sonucu ve süreği olarak 1940 Nisanı’nda kuruldu bu güzelim kurumlar. 14 yıl süren yaşamlarına DP iktidarı son verdi.71 yıldır hiç gündemden düşmeyen enstitülerin bugün bile açılmaları bir çalışma konusudur. Ne yazık ki ne binalarını ne kitaplıklarını ne de eşyalarını koruyamadık. Müzesi bile tam oluşturulabilmiş değildir ayrıca.
Her yıl ölüm günlerinde kurucularını sonsuzluğa göçenlerini halen yaşamakta olanlarıyla anıyor, kutluyoruz. Sayıları ve nesli tükenmekte olan insanların anılarını, önerilerini, yakınmalarını dinliyoruz etkinliklerle. Birçok dostum da var ayrıca. Köy Enstitüleri Vakfı ve Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Vakfı’nın çalışmalarını sabırla yürüten bu iki kurum yetkililerine teşekkür borçlu olduğumuzu da anımsatmak isterim.
Kitap 7 bölümden oluşuyor. Alp yayınlarından (Bursa) çıkmış, Şubat 2011 baskısı. Toplumcu Gerçekçi bir bakışla konuyu inceleyen Nadir Bey, son bölümde şöyle bir başlık atmış: Tonguç’a göre “Öğretmen yaşama gücünü yetiştiği kurumdan alıyor’’imiş.
Kimi tanıdıysam Köy Enstitülü pırıl pırıl bellekleri, yaşama sevinci direnç timsali hepsi de Yokluk, yoksulluk, kıtlık dönemlerinde verdikleri savaşım her türlü takdirin üzerindedir. Bugün gelinen noktada ise taşımalı eğitimle (Muhtarlar da şehirli olduklarından) köy imamlarının eline bırakılmıştır köylerimiz. Hey gidi günler hey! Kıyanlara yazıklar olsun diyorum.
(*) Yaşatılsaydı bu kurumlar bugün 85 yaşında olacaklardı.