Dünyanın binbir hali var” denir. Nedir o haller? İnsana, yönetene, zamana-zemine-olaylara, felsefelere, ideolojilere, yahut toptan söyleyeyim toplumlara göre oluşan hallerdir.
Kimi fıtratında vardır insanın, kimi yönetimlerin, kimi konjonktürel oluşum, değişim ve gelişimlerin eseridir.

***

Belki de ‘‘MANİKİ DÜNYALIK’’ hallerdir. Maniki, Çingenecede “kahpe” anlamına geliyor. Yunancada ise “belalı”... Öyle ya da böyle maniki, dünyanın her köşesindeki yoksulların isyanı gibi. Bir Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli’nin de kitabının adı. Bu yaşlı gezegenin ve özellikle bu zavallı coğrafyanın insanlarını anlatmak, onların haline tercüman olmak isteyen Hüsnü Mahalli, dünyanın en yoksul ülkelerini gezip tanımış, onlardan birinde doğmuş ve şimdi de bir “vatandaşı” olarak Türkiye’nin trajedisini paylaşan bir gazeteci.
***

İnanın bana dünyanın bu hallerin hiçbirinden haberi yoktur. Sorun insandadır. Sosyal bir varlık olan insan, toplu yaşamak zorundadır. Dünya dediğimiz yer; dili, dini, ırkı, milliyeti, vatanı, ülkesi çok çok farklı bir coğrafyadır. Komşu ülkeler vardır, yakındır bize. Uzak ülkeler vardır komşu değilizdir ama onların bize bizim onlara ihtiyacımız vardır. Kimimiz ‘‘Yalan dünya senden bezdim!’’ der bir yandan; söz konusu gitmek olduğunda da kimse kolay kolay bırakıp gitmek istemez bu güzelim dünyayı. Ne var ki; dünyada da büyük insan yığınlarının ihtiyaçlarını karşılayacak kaynaklar kıttır. İktisat ilmi, bu kaynakları yönetme sanatıdır. Günümüzde ‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’ (globalleşme- küreselleşme- emperyalizm, kapitalizm) denen sistem ne yazık ki acımasızlığını 21. Yüzyıla da taşıdı.

***

1980’lerden bu yana ‘Yeni Dünya Düzeni’ adı altında farlı bir kapitalist piyasa ekonomisi inşa edilmektedir. Bu yenidünya düzeninin kurum ve kuralları oluşturulmakta ve düzen küreselleşme logosu altında benimsetilmektedir. Artık yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkan küreselleşmenin diğer bir adı: ‘Yeni Dünya Düzeni’dir. Küreselleşme olarak tanımlanan bu yeni düzenin uygulanması sonuçlarını çok çabuk vermiş, dünya üzerinde, hem ülkeler arası, hem de ülkeler içi gelir dağılımı bozulma eğilimine girmiş, az sayıda zengin zenginleşirken, daha büyük kitleler yoksullaşmıştır. ‘Yeni Dünya Düzeni’nin üçüncü  dünyanın yoksulluğuna çare oluşturacağı düşünülse de; tam tersine,‘ Yeni Dünya Düzeni’nin öngörüleri arasında üçüncü dünyanın yoksulluğunu derinleştirecek unsurlar mevcuttur. 

***

Küreselleşmeye karşı olan akımlar esasında dünya üzerinde işbirliği ve dayanışmaya dayalı bir küreselleşmeye değil, bugünkü şekliyle, küçük bir zengin çevrenin çıkarlarını korumaya ve arttırmaya yönelik küreselleşmeye karşıdır. Küreselleşmeye karşı olanlar zengine hizmet ettiği kadar fakire de hizmet eden daha adil bir küreselleşme alternatifinin arayışı içindedir. Yeni Dünya Düzeni, ilke itibariyle hiçbir bloklaşma öngörmüyor. Tam tersine, tüm ülkeleri kucaklayacak biçimde geliştirilecek belli normlar ve kurallar etrafında ticaretin ve sermaye hareketlerinin  tamamen serbestleştirilmesinin herkes için yararlı olacağı düşüncesinden hareket ediyor. Ancak biraz daha derine inildiğinde tüm ulusların çıkarına olacağı iddia edilen bu norm ve kuralların hemen tamamının  gelişmiş ülkelerin yaklaşım ve beklentilerini içerdiği gözden kaçmıyor.

***

Hatırlarım kasabamın yaşlılarından bir nine, kendisine sataşan birine şöyle demişti bir gün: " Bugün canım incir çekirdeğinin içinde"... İnsanın bungunluğunu başka hangi cümle böyle anlatabilir acaba? Kasabamın ileri gelenlerinden yaşlı bir amca da şöyle demişti 70'li yıllarda:"Buranın adı dünya değil/ Dön ya dönyadır oğul; dönme dolap gibi". Eskiyi bırakıyorum; günümüze bakalım, bir YALAN DÜNYA’ dayız. İster dünya diyelim ister dön ya: "Dünya dönüyor istesen de istemesen de/ Bir dünya ki yalan/ Yaşa yaşa gör temaşa/ Gör başına ne gelir/ Sende biraz oyalan" misalidir yaşamımız.