Pazarlamanın olmazsa olmaz kuralı nedir diye sorulsa ilk akla gelen yanıt ‘’ikna yeteneği’’ olur büyük olasılıkla.
Beceri ister…
Örneğin satış elemanlarının ‘’ikna’’ için kullandığı pazarlama teknikleri…
Söylemesi kolaydır ama becermesi zordur.
‘’İkna’’ sanat işidir.
Beden dili, kelime oyunları, ses tonu gibi unsurlar ikna konusunda büyük önem taşır.
Bu vasıflara sahipseniz muhatabınızı her hangi bir konuda kolayca ‘’ikna’’ etmeniz mümkün…
Bizde siyaset sahnesinde de ‘’ikna’’ sanatı önemli bir yer tutar.
Öyle şeyler söyler ki kürsüden vurgusuyla, tonlamasıyla dinleyenlerin baştaki ‘’hadi canım sen de’’ aymazlığı ‘’helal olsun’’ değerlendirmesine dönüşüverir.
Ancak bu durum genel için söz konusu değildir.
Bazıları ‘’yeme bizi’’ tavrıyla dinlemeyi kesip yollarına koyulurlar.
Dinleyici sayısını yükseklerde tutmada inandırma becerisi çok önemlidir.
Saat Kulesi’nin, Galata Köprüsü’nün satışında ‘’saflığın’’ rolü büyüktür elbette…
Hem de çok büyük…
Ama o satışta ikna yeteneği görmezden gelinebilir mi?
Fıkradaki gibi:
‘’Adamın biri, köyden panayıra satmak için bir inek götürmüş, tellala vermiş.Tellal ineğin yularından tutmuş, başlamış dolanmaya, hem dolanıyor, hem bağırıyor:
– ‘’Bu inek soyludur, bu inek boyludur, cinstir, altmış okka süt verir, altı aylık gebedir…’’
Köylü, bir süre dinledikten sonra tellalın yanına yanaşarak kulağına şöyle fısıldamış:
– Bana bak! Dediklerin doğruysa, ben bu ineği satmaktan vazgeçtim...’’
Bir yanda ‘’Saflar’’,
Bir yanda ‘’ikna ustaları’’
İki arada, bir derede geçip gidiyor hayat.