2024 ABD başkanlık seçimleri, ülke içerisindeki kutuplaşma havası ve adayların farklı vizyonları yanında, dünya çapında meydana getireceği etkileriyle de olağanüstü bir öneme sahip. Salı günü yapılan seçimde, Demokrat aday mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve eski Başkan Donald Trump karşı karşıya geldi.

Seçim sonuçlarının belirlenmesinde özellikle Pensilvanya, Michigan, Georgia ve Arizona gibi büyük ve taşra eyaletler kritik role sahip bulunmakta. Bu eyaletlerde deyim yerindeyse foto finiş sonuçlar bekleniyor. Ayrıca, yoğun erken oy kullanımı nedeniyle birçok eyalette yüz yüze oy kullanma oranlarının önceki yıllara göre daha yüksek seviyede olması beklenmekte.

Bu seçim, yalnızca iki aday arasındaki siyasi ve ideolojik mücadeleyle değil, aynı zamanda Trump’ın hukuki süreçleriyle de ilginç bir hal alıyor. Trump, başkanlık dönemi sonrası açılan davalarla mücadele etmeye devam ederken, bu yargı süreçlerinin seçmenlerin algısı üzerindeki etkileri şimdiden ayrı bir merak konusu yaratmakta.  Nitekim bu durum seçmen kararlarını derinden etkileyebilecek bir faktör olarak görülüyor. Diğer yandan, Yüksek Mahkeme’nin Trump’ın bazı resmi eylemleri için “mutlak dokunulmazlık” kararı vermesi de bu davaların seçim sürecindeki etkilerini daha da karmaşık hale getiriyor.

Bunlarla birlikte, Amerikan Müslüman toplumu gibi büyük seçmen grupları, Orta Doğu politikaları ve özellikle de Gazze’de yaşananlar nedeniyle bu seçimde adayların dış politika duruşlarını yakından izliyor. Öncelikle Michigan gibi eyaletlerde yoğunlaşan Müslüman Amerikalı nüfusun oylarının, Demokrat Parti için belirleyici olması muhtemel gözüküyor.

Seçimlere Türk-Amerikan ilişkileri açısından bakıldığında ise, 2024 ABD başkanlık seçimlerinin Türkiye-ABD ilişkilerine etkisi, seçilecek başkanın dış politika yaklaşımı, iki ülke arasındaki mevcut anlaşmazlıklar ve Ortadoğu’daki dengelerin yeniden şekillenmesi gibi birçok faktöre de bağlı olacak.

Harris’in seçilmesi, Türkiye ile ABD arasında daha diplomatik, ancak eleştirilerin de daha yoğun olduğu bir ilişkiyi düşündürürken, Trump’ın seçilmesi Türkiye’ye yönelik daha esnek, ancak önceki başkanlık döneminde yaşanan ikili krizlerin gölgesindeki bir yaklaşımı beraberinde getirebilir. Her iki senaryoda da NATO ittifakı, Orta Doğu politikaları ve ticari ilişkiler iki ülke arasındaki ilişkiyi şekillendirmeye devam edecektir.

ABD’nin ilerleyen dönemlerde izleyeceği politikaların, seçim sonrası ortaya çıkacak sonuçları takiben daha da belirginleşeceği gözüküyor.

(*)(Şu anda Trump 247, Harris ise 214)