CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, 2023-2024 eğitim-öğretim yılı sonunda, sınıf tekrarına kalan öğrenciler sorununu TBMM gündemine taşıdı. Genç, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e “2023-2024 eğitim-öğretim yılı sonunda, Türkiye genelinde sınıf tekrarına kalan öğrenci sayısı kaçtır? Sınıf tekrarına kalan öğrencilerden kaç tanesi MESEM’e kayıt yaptırmıştır” diye sordu.
Genç, Bakan Tekin’e şu soruları yöneltti:
“-2023-2024 eğitim-öğretim yılı sonunda, Türkiye genelinde sınıf tekrarına kalan öğrenci sayısı kaçtır? Bu öğrencilerden kaçı devamsızlık nedeniyle sınıf tekrarına kalmıştır?
-Sınıf tekrarına kalan öğrencilerden (ders başarısızlığı ve devamsızlık dahil) kaç tanesi Mesleki Eğitim Merkezi'ne (MESEM) kayıt yaptırmıştır? Kaç öğrenci açık liseye geçiş yapmıştır?
-2023-2024 eğitim-öğretim yılı itibariyle Türkiye genelinde yeni açılan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (MTAL) sayısı kaçtır?
-Türkiye genelinde ders başarısızlığı ve devamsızlık oranlarını azaltmaya yönelik hangi stratejiler ve politikalar uygulanmaktadır? Bu stratejilerin etkinliği nasıl ölçülmektedir?
-Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak için bakanlığınız tarafından ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Dezavantajlı öğrencilere yönelik özel bir destek programınız var mıdır?”
Özellikle sınıf tekrarı oranlarının artması, öğrenci devamsızlıklarının yükselmesi ve eğitim kurumlarındaki kalite farklılıklarının giderek büyümesi, ülkemizdeki eğitim sisteminin ciddi bir çöküşe doğru gittiğinin göstergesidir. Bu olumsuz tabloya, iktidarın liyakatsiz atamaları, plansız eğitim reformları ve sürekli değişen müfredatlarla verdiği zararlar da eklenince, eğitimdeki sorunların boyutu artık katlanılmaz hale gelmiştir.Son yıllarda uygulanan eğitim politikalarının gençleri derin bir belirsizliğe sürüklediğini belirten Genç, önergenin gerekçesinde şunları ifade etti:‘İktidar, eğitimde fırsat eşitliği sağlama iddiasına rağmen, gerçekte onları hak ettikleri eğitimi almaktan mahrum bırakmaktadır.’‘Liyakatsiz atamalar, plansız eğitim reformlar ve sürekli değişen müfredatlar, sorunları katlanılmaz hale getirdi.’
“Eğitim, bir ülkenin geleceğini şekillendiren en kritik unsurdur. Ancak son yıllarda Türkiye'de uygulanan yanlış eğitim politikaları ve sistematik eksiklikler, geleceğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi derin bir belirsizliğe sürüklemektedir. İktidarın, eğitimde fırsat eşitliği sağlama iddiasına rağmen, gerçekte uygulanan politikalar, çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatını zora sokmakta, onları hak ettikleri eğitimi almaktan mahrum bırakmaktadır’’diyor CHP’li vekil.
Gazetelerden birinde mülakat rezaletinin devam ettiğini okudum. Samsun'da kaldığı yurdun 6. katından atlayarak intihar eden 22 yaşındaki Doğuş Can Kavaklı en yüksek puanla girdiği mülakatta elenmiş. Olaydan üç gün önce Asarcık Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının personel alımında birinci sırada girdiği mülakattan elenerek, yerine 10 puan altındaki kişinin alındığı iddia ediliyor.
Açıklandığına göre ; 2024 yılı için Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçe beş bakanlığın bütçesine denk geliyormuş. Peki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar? Diyanet bütçesinin yanından bile geçmeyen rakamlarla eğimde kalite yakalanır mı? Bunun için öğretmenlerin akademik açıdan baskın olduğu; didaktik yöntemde ise çocukların okuma, yazma ve bazı alanlardaki becerilerini geliştirebileceği, öğrenci merkezli bir öğretimle duygusal ve sosyal zekâda ilerlemeyi önceleyen bir sistem olmalı. Bu öğrenme sisteminde çocuğun yaratıcılığı, bağımsız hareket edebilme becerileri, özgüveni ve inisiyatif alabilme özellikleri de geliştirilmelidir.
Üniversiteyi kazanan öğrenciler Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarına yerleşemediğinde özel yurtlara ya da eve çıkmak zorunda. Yüksek enflasyon nedeniyle her yıl artan özel yurt ücretlerini ödeyemeyen bazı aileler, çocuklarını daha uygun ücretleri nedeniyle tarikat ve cemaat yurtlarına yerleştiriyor. İktidar bir an önce öğrencilerin gerçek sorunlarına odaklanmalı ve başta barınma, beslenme, ulaşım olmak üzere öğrencilerin sorunlarını çözmelidir. Devletin öncelikli görevi ekonomik olanakları yetersiz öğrencilerin eğitim alma haklarını kullanmalarını sağlamaktır. Sosyal devlet tanımının toplumsal adalet ve eşitliğin temeli olduğunu da vurgulamak isterim.
(*)‘‘Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.’’ diyen Mustafa Kemal Atatürk ; bu sözüyle de pek çok gerçeği incelikle ifade etmiştir.