Anlatılır ki. Diyojen bir küpe girer, aşağıdan yukarıya bakar, şöyle der; 'Oh oh daha 2 kişilik yer kalmış'

Paylaşmanın kabına sığmanın, yanında başkalarını da bulmanın güzelliği bu değil mi?

***

Halk arasında bir deyim var hani: 'Kendi kendine Müslüman' denir, o işte. Bu kendinden başkasını düşünmeyen, bencil kişiyi ne güzel anlatır değil mi? Bu kişi de kendine özgü biridir. Eski deyişle, nev-i şahsına münhasır...

***

Ermişe sormuşlar: 'Ne o Dede, kapıp koyuvermişsin, ne bu hal?' O şu yanıtı vermiş: 'İçimle uğraşmaktan dışıma fırsat bulamadım' Ben de öyleyim ki, saçıma, sakalıma, kılığıma kıyafetime taktı bazıları: içime bakmaya alışamadılar, ne hikmetse!

***

Güzel bir söz var. Şöyle diyor düşünür 'İnsan yüreği, kaç yaşında olursa olsun ancak onu açılan yüreğe karşılık varır.'

Sev beni seveyim seni Aç bana yüreğini açayım ben de... Bir adım at bana, ben iki adım atarım sana… Bu her yaşta insan için geçerlidir. Eskilerin, gönül kocamı yor dedikleri şey bu m'ola ?

***

Osman Bolulu, mutluluk için: 'Bir çakımlık yaşama sevinci' diyordu bir denemesinde, bu tanım bende İbrahim Yıldız'ın şu sözü ile buluşuyordu: 'İnsanın kendi kendisini duyumsadığı anlar olur. Yaşamak buna denir belki de.' Necatigil'in bir şiir kitabının adı da imler bunu 'İki Başına Yürümek'

***

Güngör Gencay da bir kitap yayımladı 'Yaşam Umuda Uyarlı' Gönlünü, yüreğini umuda yaslamak değil de, nedir bu?

***

Gazetenin birinde 'Türküm doğruyum ama mutsuzum' diye bir yazı vardı. Türk insanının %93'ü Türkiye'de yaşamaktan memnun değilmiş. Bu demektir mutluluk, yalnızca bizim elimizde değil

***

Bilanço, bir muhasebe terimidir. Ne var ki, hepimizin bir bilançosu da vardır. Ancak, yalnızca rakamlara dayanmaz kalemleri... Yaptıkları, yapamadıkları, aldıkları ve verdikleri de yer alır bu bilançoda. Behçet Necatigil bunu şöyle anlatır: 'Bir bilanço yapabilmeli / insan ömrüne/ Bankalar gibi / aktif-pasif / Aldığından çoksa verdiği / Rahat gider ölüme '

***

Şu sözü de çok kullanırım: 'Gençler bilebilse, ihtiyarlar yapabilse.' O yaşlılar da genç değil miydi bir zamanlar? Bu gençler de yaşlanmayacaklar mı? Öyleyse; gençlerle ihtiyarlar anlaşmalı, el ele verip bugünü yarına taşımak için deneyimlerini güçlü kılmalılar. Ama neredeeee?

Bizim büyük yanılgılarımızdan biri de budur.