Türkiye’nin dört bir yanında çiftçi ey- lemleri yapılıyor. En sonBalıkesir’deki üreticiler yetiştirdikleri ürünleri düşük fiyat verilmesi nedeniyle isyan ettiler. Nasıl öfkelenmesinler ki…
Soğukta sıcakta gece gündüz demeden çalışarak, yetiştirdikleri ürünün yani emeklerini değersizleştiren kar elde etmeyi bırakın zarar ettiren bir sistemin mağdurları olarak ne kadar öfkelenseler haklıdırlar.
Tarlada domatesin kilosuna 2 lira değer biçmek nedir? İki liraya sakız alınabilir mi? Yok pahasına elinden alınmak istenen ürünü tepki olarak, hasat etmeyen çürümeye bıra- kan veya bedava dağıtın çiftçilerin feryadını duyacak kimse ne yazık ki yok.
Yıllardır tarım sektörünü bir kambur gibi gören tarımı tasviye eden Türkiye’yi kendi kendine yeten ülke olmaktan çıkarıp, ithalata mecbur bırakan politikaların doğal sonucudur bu isyanlar.
Çiftçi ezilmiştir nefesi kesilmiştir bugün. Onunla birlikte tüketicinin de tarım sektöründe yıllardır aynı sorunlar yaşanmakla beraber son yıllarda daha farklı sorunlar çıktı. Çünkü döviz kuru nedeniyle ihracat imkanlarının daralması sıkıntıyı artırdı.
Örneğin yılın ilk beş ayında domates ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 25 düştü. Maliyetlerin artması kurların düşük seviyede seyretmesi nedeniyle Türkiye Avrupa pazarındaki rekabet üstünlüğünü kaybetti. İç piyasada da satın alma gücünün azalması yine akaryakıt fiyatlarından kaynaklı maliyetin getirdiği aşırı yük yerli tüketicinin de talebini kısmasına neden oldu. Sonuç, öyle çarpık bir ekonomi içinde yaşıyoruz ki, döviz yükselirken de düşerken de enflasyon çıkarken de inerken de ezilen milyonlar oluyor.