Bir önceki yazımızda koronavirüs salgınının ABD başta olmak üzere en çok neoliberal ekonominin şampiyonluğunu yapan ülkeleri etkilediğini, buna karşılık neoliberalizme başından beri mesafeli duran Çin'in ve onun başat rol oynadığı BRICS, Şangay İşbirliği Örgütü gibi örgütleri oluşturan ülkelerin hem koronavirüse hem de derinleşen ekonomik krize karşı mücadelede daha başarılı bir performans sergilediklerini belirtmiş...

Ardından, 'korona sonrası dünya ekonomisinde, bu ülkelerin ağırlıklarını daha fazla hissettireceklerini söylemek kehanet sayılmaz' demiştik...

Nitekim, geçtiğimiz günlerde BRICS'i oluşturan Çin, Rusya, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya liderlerinin video konferans yoluyla yaptıkları 12. BRICS Zirvesi'nde koronavirüs salgınının etkilerine ve dünya ekonomisinin geleceğine ilişkin verilen mesajlar da bu yöndeydi.

***

Zirveye, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in, dünya ülkelerini 'eşitlik ve adalet için ayağa kalkmaya ve çok kutupluluk bayrağını yüksek tutmaya' çağırdığı konuşma damga vurdu... Xi, konuşmasında ABD'yi eleştirdi ve 'uluslararası işbirliğini sağlama ve önyargıyı akılla değiştirme çağrısı yaptı...

ABD'nin ticaret savaşını körüklemesini, koronavirüs salgınına karşı uluslararası işbirliği yapmak yerine Çin'i ve Dünya Sağlık Örgütü'nü suçlamasını eleştiren Xi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'IMF, dünya ekonomisinin 2020 yılında yüzde 4.4 küçüleceğini tahmin ediyor. 60 yıl sonra yükselen pazarlar ve gelişmekte olan ülkeler negatif büyüme gerçekleştirecek. Pandemiyi kontrol ederken ekonomiyi istikrara kavuşturmak, tüm ülkelerin önündeki acil görevdir. Virüse karşı sürekli mücadele ederken, ekonomik toparlanmayı aktif bir şekilde sürdürmeli ve ekonomik ve sosyal faaliyetleri düzenli bir şekilde yürütmeye çalışmalıyız. Sınır ötesi insan ve mal akışını kolaylaştırmaya yönelik inisiyatifi takip etmemiz ve tedarik zincirlerini güvenli ve açık tutmamız gerekiyor. Salgının tetiklediği yeni iş biçimlerinden ve modellerinden yararlanmalı, daha güçlü dayanıklılık sağlamak için açık, adil, eşitlikçi ve ayrım gözetmeyen bir iş ortamını beslemeliyiz.'

Dünya Bankasının tahminlerine göre Kovid-19 pandemisinin de etkisiyle dünyada 88 ila 115 milyon insanın aşırı yoksulluğa sürüklenebileceğini belirten Çin Başkanı, konuşmasında insanların geçim kaynaklarına erişmelerini sağlayacak sürdürülebilir bir kalkınma modeli oluşturmanın önemi de vurguladı.

***

Bu yaklaşım, sonuç olarak bu yılın Mayıs ayında dünyanın çeşitli ülkelerindeki 650 üniversiteden 3 binden fazla ekonomist, koronavirüs salgınının ardından sistemin kurallarının değiştirilmesi ve neo-liberal anlayışların terkedilmesi gerektiğini savunan bildirisinde ileri sürülen görüşlerden farklı değildir...

O görüşler, Korkut Boratav'ın daha önce aktardığımız konuya ilişkin yazısında da vurguladığı gibi ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde bugüne kadar hiçbir etki yapmadı...

Ancak dünyanın 'öteki yanında' farklı arayışlar giderek güçleniyor.

***

Çin'in 'açık, adil, eşitlikçi' bir ekonomi oluşturulması için yaptığı çağrıların Batılı bilim insanları ve ekonomistlerin yaptığı çağrılardan en önemli farkı, ekonomik yardımlar ve projelerle desteklenmesi...

Nitekim, Çin Maliye Bakanı Liu Kun, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada yoksul ülkelere toplam 2,1 milyar dolarlık borç kurtarma yardımı sağladıklarını, Çin Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı ve Çin İhracat-İthalat Bankası'nın 23 ülkeden tahsil etmesi gereken 1.35 milyar dolarlık borç geri ödemelerini askıya aldıklarını söyledi...

ABD, Dünya Sağlık Örgütü'nden çekilir ve örgüte yaptığı ödemeleri durdururken, Çin hükümeti Dünya Sağlık Örgütü'ne verdiği desteğin dışında şimdiye kadar çoğunluğu Afrika'da yer alan 82 ülkeye tıbbi yardım ve doktor göndermesiyle de dikkat çekti.

(Devam edecek)