Takvim 11.12.2023’ü gösterirken Ankaragücü’nü derinden sarsan hakem olayı, Ç.Rize ile Eryaman’da yaptı süper lig mücadelesinin 90+7.dakikasından sonra gelen beraberlik golüyle yaşandı. Tam 1 ay 5 gün sonra aynı ekipler, bu kez Ziraat Türkiye Kupasında karşı karşıya geldiler. Başkent ekibi yine skor olarak öne geçen taraf oldu, 83’de rakibine yakalandı… Ancak bu defaönünde skoru lehine değiştirebilecek süre vardı. Yani bu kez travma yaşanmadı ve ‘tarih tekerrürden ibarettir’ deyimi de yeterli zamandan dolayı işlemedi.

Ç.Rize kupa maçını aslında birkaç açıdan derinlemesine analiz etmemiz gereken noktalar var, elbette ki sarı-lacivertliler açısından… Bir kere spor kamuoyunda, kadronun süper lig için teknik kadroya hem oyuna müdahale ve rotasyon yapabilmesini engelleyeni sayısal yetersizliği  hem de biraz da kalite artırılması konusunda bir fikir birliği oluşmuştu. Buna rağmen son zamanlarda şut atmada ve isabeti artırmada çok iyi bir gelişme gözden kaçmıyordu. Özellikle de son 4 maçta hem şut hem de en önemlisi de isabet sayısında… Hani eleştirilerdeki ‘pozisyon üretmede iyi ama, son vuruşlarda yetersiz’ söylemi yavaş yavaş olumluya doğru yol almaya başladı. Trabzon’a yenilmesine rağmen 16’a 3, Alanya’da o göl-sahada, eksik kalmasına rağmen 11’e 4, Kasımpaşa önünde 12’ye 8 ve Ç. Rize kupa maçında 18’e 8 isabet dikkat çekici… Dikkatinizi çekeyim bu 4 mücadelede AlİSowe ve Garry Rodrigues gibi etkili silahlarda eksik.

Diğer nokta, ‘ne senle ne de sensiz olmuyor’ şarkısı gibi gerçekten Ankaragücü, RenoldoCephas’sız olmuyor. Hızı tartışılmayan, hemen hemen her pozisyonda mutlaka katkısı olan Jamaikalı bir de isabet bulabilse, Başkent ekibi çekilen şutların isabetliliği istatistiğinde rekora doğru koşuyor olacaktı. Buna bir de tercih konusundaki düşünce karmaşası yok edilebilse, sorunlar yarı yarıya çözülebilirdi. Emre Belözoğlu’nun işi bu konuda çok zor.

Bir de oyuncuların vazgeçmeme duygularının gelişmesi… Bu oyunu bırakmama isteğinde, kenardan yapılan müdahalelerin de Efkan Bekiroğlu’nun gösterdiği tepkinin aksine büyük katkısı da yadsınamaz.

Türkiye Kupası, Başkent’in değerleri Ankaragücü ve Gençlerbirliği için çok önemli. Ligde hak ettikleri halde TFF’nin tozlu arşivlerinde saklanan gerçekler yüzünden tescil edilemediğinden dolayı yaşayamadıkları şampiyonluk sevincini 5’er kez final oynadıkları Türkiye Kupasında 2’şer kez kupayı müzelerine götürerek teselli buldular.

Kupa Beyi olarak anılan Ankaragücü, 1981’de tarihegeçen ve ligde klasman yükselmesine neden olan kupa şampiyonluğundansonra da 1981-82 ve 1990-91 sezonlarında final oynadı ama şampiyon olamadı. Uzun bir süre yaşanan sessizliğin ardından  geçen sezon Beşiktaş ve Trabzonspor’u geçerek taraftarlarını 3.şampiyonluk geliyor havasına sokan sarı-lacivertliler, yarı finalde şimdiki teknik direktörü Emre Belözoğlu’nun başında olduğu Başakşehir’e elendi.

Belözoğlu, Rize maçından sonra son 16’ya kalmayı değerlendirirken, Kupa Beyi Ankaragücü ve bu mirasa sahip olan bir takım olarak kupada sonuna kadar devam etmek istediklerini belirterek, hedefini de göstermiş oldu.

Son olarak da büyük bir merakla beklenen taraftar- takım bütünleşmesinde, etki açısından olmasa da sayısal anlamda biraz hayal kırıklığı yaşadım…