Ve sonunda tarihimizde ilk kez İzlanda’yı evinde devirmeyi başardık…

Bu küçük ada ülkesi, bizim için kelimenin tam anlamıyla bir milli bela olmuştu… Çünkü hem soğuk iklim avantajını çok iyi kullanıyor hem de kötü zemini de üstün fizik gücü özellikleriyle birleştirerek rakibe karşı bir silah olarak kullanmada oldukça başarılı oluyorlardı. Tarihinde en fazla galibiyeti (7 kez) bize karşı elde etmişti…İşin kötüsü onları bir türlü deplasmanda yenemiyorduk. İzlanda’da oynadığımız 7 maçın 6’sını kaybetmiş, nazar bocuğu olarak tek bir beraberlik elde edebilmiştik.

Kim ne derse desin, Karadağ maçından çok kısa bir sürede yapılan 6-7 saatlik uçak yolculuğunun verdiği ekstra yorgunluk, 20 derecelik sıcaklık farkı, kötü zeminin yaratabileceği tehlikeler korkusu, tüm bu olumsuzlukların dışında bir de maçın ertelenebileceğinin vereceği konsantrasyon kaybı da ayrı bir tehlikeydi… Sanki bunlar yetmiyormuş gibi maç başladı ve daha 3.dakikada yenilen gol işin tuzu-biberi oldu.

Ancak sahada her zamankinden daha farklı bir futbolcu topluluğumuz vardı. Hiçbir kötü koşul bizi doğru bildiğimiz yoldan çeviremiyordu. Bulduğumuz ilk penaltıda Kaptan Hakan’ın ayağının kaymasından dolayı ağlara giden topa 2 kez temas ettiği için çift vuruş gerekçesiyle sayılmaması da dahil…Dur durak bilmiyordu bizim çocuklarımız… Karadağ maçında olduğu gibi performansı 2.yarıda tavan yapan İrfan Can Kahveci kilit çözücü rolünü bir kez daha yüklendi. Kaçan penaltıdan sonra geri dönüşün adımını attı. Hakan ikinci penaltı atışını kendine yakışan yüksek güvenle gole çevirdi. Savunmadaki bir anlık konsantrasyon eksikliği nedeniyle yeniden gelen beraberlik, oyunun sonuna gelmemize karşın geri dönüş mücadelemizi engelleyemedi. Bu kez de Kerem Aktürkoğlu sahneye çıktı. Kaleciye yaptığı baskı sonrası kazandığı topu Arda’nın gole çevirmesinden sonra da 90+4’te attığı mükemmel golle maçı kopartması, bizim açımızdan en mutlu olduğumuz pozisyonlardı.

Milli futbolcularımız, kötü oynadıkları Galler maçından sonra aldıkları başarılı sonuçların yanı sıra oyun kalitesi olarak da hep üzerine koymaya başladı. Bunu istatistikler de açıkça gösteriyor.

Karadağ maçında 9’u isabetli 29 şut çeken, gol beklentisi 3.01 olan, rakip ceza alanında 44 kez buluşarak 2 şutu direkten dönen ve 2 net pozisyondan yararlanamayan millilerimiz, 3 gün sonra İzlanda deplasmanında 12’si isabetli 24 şut atarak, 2.89 gol beklentisiyle rakip ceza alanında 42 kez topla buluşarak 4 gol atıp 2 net pozisyona girip bir şutu da direkten döndü.

Montella ile birçok ilklere imza atan, İzlanda maçında da tarih yazan bizim çocuklarla ne kadar gurur duysak azdır. Her oyuncu görevini eksiksiz yapsa da öne çıkan isimler vardı. Bunlar da Kaptan Hakan Çalhanoğlu, Kenan Yıldız, Arda Güler, Orkun Körkçü ile özellikle 2.yarıdaki oyunlarıyla İzlanda’nın ipini çeken İrfan Can Kahveci ile Kerem Aktürkoğlu oldu.

Bu galibiyetle puanımızı 10’a çıkartmakla UEFA Uluslar Liginde bizim grup ikiciliğimizi garantiledik ama Montella’nın dediği gibi biz grubu lider olarak bitirmek istiyoruz… Bu galibiyetle de birinciliğimizi yüzde 80 oranında garantilemiş olduk. Ayrıca İtalyan Hocanın “4 tane farklı futbolcuyla 4 gol attık” şeklindeki ince laf sokmalarını da başta ben olmak üzere onu tüm eleştirenler olarak üzerlerimize aldık ve de kabul ettik.