Sıklıkla yeni nesil ve sosyal medyada geçirdikleri zaman hakkında söylenir dururuz. Gerçek hayattan kopuk oldukları, video aleminde yaşadıkları düşüncesine kolaylıkla kapılırız. Sanki çok bir alternatifleri varmış gibi yeni nesli eleştirmekten gurur duyar ve hatta bu söylenme biçimini bir alışkanlık haline getiririz. Peki gerçekte başka bir şansları var mıdır?
Öncelikle çocuklar ailelerinde gördükleri şeyleri taklit ederler. Yani gençlerin ve çocukların sosyal medya bağımlılığının sebebi ailede üretilen kültürden kaynaklanıyor olabilir. Topluca kaliteli bir sohbet etmek elbette sıkça yaşanan bir şey değil ancak bireysel düzeyde de çocukla kurulan iletişim oldukça önemli. Ailede sürekli telefonla oynanıyorsa ve çocuk ihmal ediliyorsa sosyal medya bağımlısı olan çocuk bu aşamada yargılanmamalı aksine iyi örnekler yani kaliteli zaman geçirme ile ile bu sorun çözülmeye çalışılmalıdır.
Bir diğer yandan, çocuk dediğimiz oyun oynar değil mi? Bu konuda hemfikiriz. Ancak pek çok aile çocuğunun sokakta oynamasına günümüzde izin vermemektedir. Bunun gerekliliklerinin farkındayım, başta kötü alışkanlıklar edinmek, kötü bir çevreyle muhatap olmak gibi sebepler geliyor ve aileler çocuklarının güvenliklerinden bile endişe duyuyorlar. Haksızlar mı? Gayet haklılar. Ancak bir diğer yanıyla çocuklar alternatifsiz kalıyor ve sosyal zekaları gelişmiyor. İleride başlarına bela olacak pek çok sosyal beceriyi günümüzde ne yazık ki kazanamıyorlar. Hobi edinmek ise maddiyatla alakalı bir sorun. Elbette ki "Çocuğunuzu neden yüzme kursuna yazdırmıyorsunuz?" diye sormayacağım... Ancak sosyal becerilerin edinilmesi adına çocuk bir çevreye ihtiyaç duyar. Bunun olmadığı ortamda ise sosyal medyanın bağımlısı haline kolaylıkla gelir ne yazık ki...
Bu noktada ne yapmak gerekir? Öncelikle aile çocukla kaliteli vakit geçirmeli ve iletişimini sıkı tutmalıdır. Psikologların sıklıkla önerdiği şey ise akranlarıyla vakit geçirmeleridir. Çocuk sıklıkla kendinden yaşça büyük veya küçüklerle değil, kendi sosyal düzeyindekilerle yani yaşıtlarıyla vakit geçirmelidir. Yetişkinler kendi sohbetlerinden çocukları izole etmelidirler. Bu süreçte ise çocuk kesinlikle kıyaslanmamalıdır. Falancanın çocuğu kitap okuyor, sen okumuyorsun. O şu liseye/üniversiteye girdi sen yapamadın... Herhangi bir kıyaslama çocuğun duygu dünyasını yerle bir edecektir.
Kendi alışkanlıklarınızı değiştirmeden kesinlikle bir eleştiride bulunmamalısınız velhasıl... Çocuklar dinlediklerini değil gördüklerini uygularlar. Eğer çocuğunuzun kitap okumasını istiyorsanız, önce siz okumalısınız...