Okullar yeni ders yılına başladı. Başarılı geçmesini dilerim. Ne var ki; her yıl daha da güç koşullarda başlıyor eğitim hayatları çocukların. Güz gelince çile de başlıyor ailelerde. Ne var ki, giderek artan geçim yükü ile dertler daha da çoğaldı…
Okulların açılışı, çocukların okul giderleri, bir yandan kışlık gereksinimler derken Eylül ayının tüm yükü biner omuzlara. Çocuklar okula, arkadaşlarına, öğretmenlerine kavuşma sevinci içindedir kuşkusuz. Veliler alıp onları yanına, birlikte kitap, defter,kalem, çanta, üniforma,giysiydi, ayakkabıydı derken liste uzayıp gidiyor... Onlara bu sevinci yaşatacaksın.Paralar cepten boşalsa da onları yarınlara,Türkiye’nin geleceğine hazırlamak, eğitimini sağlamak her anne babanın görevi elbet.Mırın kırın etmeden severek yapacaksın.Onlar senin çocukların.Onları en iyi yerlere getirmek gibi güzel bir görevin var.Sen okumamışsan, işçi kalmışsan, onların da öyle olmasını istemezsin herhalde.
Bu ülkenin yetişmiş insana gereksinimi var.Gelişmiş-kalkınmış ülke, iyi yetişmiş insanla, çalışmakla, üretmekle sağlanır. Eğitim, kalkınmanın temel öğesidir. Geri kalmış ülkeler yıllar önce sosyal ve ekonomik açıdan kalkınma arzusu duymaya başladıklarında, eğitim, yalnızca sosyal ve politik bilinçlenmenin bir aracı değil, aynı zamanda da yetişmiş insan gücünü artırmanın bir aracı olarak algılanmıştır. Eğitim yalnızca bir okuma yazma olgusu olarak algılanmamalıdır. İktisadın içindeki eğitimin taşıdığı amaç beşeri sermayesi yüksek insanlar yetiştirmektedir. Bu bağlamda eğitime verilen önemde gün geçtikçe artmaktadır. Ülkeler artık eğitime yapılan harcamaları ve verilen emeği geleceğe dönük uzun vadeli yatırımlar olarak düşünmektedirler.
Bir ekonomide verimliliğin arttırılmasında yalnızca parasal kavramlar makine ve teçhizatlar değil aynı zamanda insan faktörü önemli rol oynamaya başlamıştır. Bu insan faktörü de beşeri sermayesi yüksek, ülkenin yeni ürün ve teknoloji üretimini sağlayabilecek bir donanıma sahip olan değer olarak görülmektedir. Bu sebeple eğitim insanların bilgi düzeyini arttırmasının yanında aynı zamanda ülkelerin ekonomik kalkınmasına, dünya ülkeleri ile rekabetten sağ çıkmasına da katkıda bulunmaktadır.
Eğitim deyince asli unsur öğretmendir.Bizim zamanımızda öğretmen sınıfta hürdü. Yıllardır aşındırdılar her şeyi. Bu tahribat 50 yıl geçse düzelmez.Var olan bütün olanaklar,tasarruf genelgesiyle kaldırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) özel okullarda ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının kullanılacağına ilişkin yönetmeliğine rağmen; özel okullar yeni eğitim yılı öncesinde velilerden 40-50 bin TL'ye varan fahiş oranda kitap ücreti talep etmeye başladı. 'Özel okulda ücretsiz kitap' yönetmeliğine rağmen 'fahiş kitap ücreti' talep eden özel okullara veliler tepki gösterdi.
Bunları niye mi yazdım? Yeni bir eğitim yılı başlıyor.Hem bir yaşam gerçeğine dikkat çekmek,hem de günümüzün eğitim dünyasının geldiği boyutları anımsatmak içindi.Ne var ki yıllar sonra değişen dünyada gelişen eğitim ve öğretimde çağdaş dünyanın koşullarına uyamayacak kadar bir geri kalmışlık sırıtıveriyor.Ulusal eğitim politikalarımızda bakanlığın yanlışları sürüyor.Koskoca bir yıl böyle yaşanır mı?Yaşamın anlamı bunlarla ölçülür.Âdeta ömrümüzün klasik rutin ömür boyu uğraşları bunlardır.Bilinçli yaşamanın kuralı da budur. Budur da nasıl bir düzeni var Milli Eğitim Bakanlığının?
Laik eğitim, çok yaralar aldı çeyrek yüzyılda. Öyle böyle değil! Eğitime ayrılan bütçe Diyanete ayrılan bütçenin yanında devede kulak misali. Geçmiş yılları aratan yanlışlar, din ağırlıklı öğretmenler ve bakanlık kadroları egemen artık. Okullara manevi danışman adı altında vaiz ve Kur’an kursu hocası görevlendirilmesini öngören ‘ Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi tepkilerin odağında.Laik eğitim sistemine aykırı olduğu gerekçesiyle tepkiler sürüp giderken,bunun öğretmenlik mesleğinin görev alanlarına tam müdahale olduğu su götürmez bir gerçek.Oysa Mustafa Kemal’in "Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." sözüne aykırı gelişmeler gösteriyor ki; artık bu ülkede daha nelerin olabileceğini düşünmek bile istemiyorum.