İnsanoğlunun en yüce duygularından biri sevgidir. Sevgi yaşam iksiridir. Sevgiden yoksun yürekler, zalimin zulmünü besler. ‘‘Sevda öyle müşkül ki onu çekenler, sevenler bilir/ Sevilmeyen incinir.” Esirgemeyelim sevgileri…

***

Sevgiyi sözlerle birlikte davranışlara, eylemlere de yansıtmak gerek; örneğin birine onu sevdiğinizi söylemek yeterli değildir. Ona bunu davranışınızla; değer vermekle, dinlemekle, anlamaya çalışmakla, onu dikkate almakla, paylaşmakla, ona zaman ayırmakla, onun için bir şeyler yaparak, ona dokunarak, bazen onu koruyarak gösterebilmelisiniz.

***

Böyle bakıldığında sevgi belki de en önemli yaşamsal duygu. Ancak bugün bir sevgi yoksulluğu yaşatılıyor bize. Diller kirli, sözler inciten… Geçmişi karalayan, nefret yaratan, akıl ve bilimi dışlayan bir toplum yapısı oluşturuldu. Acımasız, haksız, adaletsiz, hukuksuz, hadsiz bir düzene doğru sürükleniyoruz. Allahın emri, Peygamberin kavli diyerek başlanan evliliklerin bile yüzde 44’ü boşanma için mahkemelerde imiş. Hani bir ömür boyu idi! Hani iyi günde, kötü günde idi!

***

‘‘Kadının Adı Yok” adlı bir kitabı hatırladım: Yazarı Duygu ASENA. Kitap kadın karakterin ilk aşkını, ilk hayal kırıklığını, evliliğini ve iş hayatında yaşadıklarını anlatıyordu. Bir dönem kadını yok sayan bir anlayış egemendi; o dönemi irdeleyen yaklaşım kitapta çok iyi anlatılmıştır. Yakın dönemde de “İstanbul Sözleşmesi” imzalandı. Ne var ki sözleşmeyi yürürlüğe koyan irade kısa sürede bunu yürürlükten kaldırdı! 21.yy başında “Az gelişmiş ülke” görüntüsü veriyoruz. Bizdeki ‘Kadın/Erkek’ eşitsizliği az gelişmiş ülkelerin yüz karasıdır. Kadın Bakanlığı var! Ne yazık ki kadın vekil-bakan sayısı100’ü bile bulamadı daha…

***

‘‘SEVGİLERDE’’ şiirinde şöyle der Behçet Necatigil:‘‘Sevgileri yarınlara bıraktınız/ Çekingen, tutuk, saygılı./ Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı./ Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz)/ Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi/ Kalbinizi dolduran duygular/ Kalbinizde kaldı./ Siz geniş zamanlar umuyordunuz/ Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek./ Yılların telâşlarda bu kadar çabuk/ Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde /Açan çiçekler vardı, /Gecelerde ve yalnız./ Vermeye az buldunuz /Yahut vaktiniz olmadı.”

Sevgiyi ertelemeyelim, yarınlara bırakmayalım.

***

41 yıldır gazetelerde yazarlık yapıyorum. Sayısız yazı kaleme aldım sevgi üzerine. Sevgililer Günü sembolik bir gün olarak zaman zaman amacından sapsa da, bu duyguyu dile getirmenin bir yoludur. Bana kalırsa sevgi; bir gün değil her gün yaşanmalıdır.
Şems’e sormuşlar: Aşık olmakla sevmek arasındaki fark nedir?
Cevaplamış Şems: Senin baktığına herkes bakar ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes aşık olabilir ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin. Seni özel kılan sevdiğin değil, sevgin...