Son yazımızda Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı'nın oy oranları arasındaki dengeye işaret etmiş ve HDP'nin bu dengeyi bozabilecek durumda olduğunu ancak 'İmralı faktörü' göz önüne alındığında dengeyi hangi ittifaktan yana bozacağı konusunun belirsizlik taşıdığını söylemiştik...
Daha sonra böyle bir durumda şu an ekonomik tablo nedeniyle fazla ihtimal verilmeyen bir 'erken seçim'in gündeme gelebileceğine işaret etmiştik...
Erken seçim ihtimali Cumhur İttifakını oluşturan partiler tarafından ısrarla reddedilmektedir. Bu da gayet doğaldır; çünkü gıda fiyatları, doğalgaz ve elektrik faturalarına duyulan tepkinin zirve yaptığı bir konjonktürde yapılacak erken seçim iktidar partileri için 'siyasi intihar' anlamına gelecektir. Ancak unutulmamalıdır ki, gelecek yıl zamanında yapılacak seçim de artık bir tür erken seçim haline gelmiştir ve eğer siyasi tabloda ekonomik sıkıntıların yol açtığı kaybı telafi edecek bir takım siyasi gelişmeler olursa iktidar bloku bu fırsatı mutlaka değerlendirecektir.
***
Bu tür değişim yaratabilecek faktörlerden birine, yani HDP'nin tutumunu değiştirmesini sağlayacak 'imralı faktörü'ne geçen yazımızda değinmiştik...
Bir başka faktör de Millet İttifakının ana güçleri olan CHP ve İYİ Parti arasındaki ittifakı bozacak ve bu partilerin iç çelişmelerini öne çıkaracak bir takım gelişmeler olabilir...
Bu tür gelişmeler şu anda öne çıkmamışsa da şimdi sıralayacağımız çelişkiler gerçektir:
*CHP içinde 'helalleşmeci' eğilim ile 'ulusalcı' eğilim arasındaki çelişmeler...
*İYİ Parti içinde HDP ile aynı safta görünmemek için HDP'yi muhalefet blokundan uzaklaştırma girişimlerine açık olan 'milliyetçi' eğilimler ile HDP'yi yasal bir siyasi parti olarak gören kesim arasındaki çelişmeler...
*Son günlerde gündeme gelen İYİ Parti'nin seçmen tabanını bölecek Cumhur İttifakı yanlısı bir 'merkez sağ' partinin kurulması durumunda bunun parti içinde yaratacağı çelişmeler...
*Ve son olarak da şu anda 'güçlü parlamenter sistem' üzerinde anlaştıkları açıklanan altı parti arasında çıkabilecek 'ekonomik' görüş ayrılıkları.
***
Bu sonuncu faktör, özellikle de seçimler yaklaştıkça daha fazla kendini hissettirecektir...
Çünkü, ekonomik sıkıntılar 1980'den bu yana uygulanmakta olan neo-liberal politikaların gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır...
Bu ihtiyaç özellikle CHP içinde dile getirilir ve 'kamucu' politikaların uygulanması yönündeki eğilim güçlenirken, İYİ Parti ve AKP'den ayrılanlar tarafından kurulan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi -bunlara Demokrat Parti de katılabilir- ekonomik sorunların çözümünü neo-liberal politikalardan sapılmasına bağlamakta ve daha 'ortodoks' -yani neo-liberal- politikalar savunmaktadır.
***
Muhalefet Bloku'nun zayıf olduğu bir başka nokta da dış politikadır...
CHP içinde izlenecek dış politikalar konusunda bir netlik olmadığı görülmektedir. Bir yandan parti tabanının talebi yönünde 'bağımsızlıkçı', başka bir deyişle 'ulusalcı' politikalar dile getirilirken, diğer yandan ABD ve NATO yanlısı unsurlar parti yönetiminde halen ağırlık taşımaktadır...
İYİ Parti'nin dış politikada savunduğu çizgi ise özellikle Orta Asya ve Çin'deki Türk kökenli unsurları temsil ettiğini söyleyen ama gerçekte ABD tarafından organize edilen bir takım unsurların savunduğu çizgi tarafından belirlenmektedir.
***
Kısacası, içinde bulunduğumuz konjonktürde ekonomik faktörler iktidar bloku aleyhine çalışırken, muhalefet bloku içindeki henüz su yüzüne çıkmamış ekonomik ve siyasi görüş ayrılıkları önümüzdeki dönemde kendini gösterecektir...
İktidar bloku, bu nedenle ekonomik sıkıntıların 'pansuman' türü önlemlerle hafifletilmesi ve muhalefet bloku içindeki çelişmelerin canlandırılması yönündeki çabalarını artırmaktadır...
Ne var ki, ekonomik sıkıntıları hafifleteceği düşünülen girişimler umulan sonucu vermemekte, bu durum yapılmakta olan kamuoyu araştırmalarında etkisini göstermektedir.
***
Yakın sayılabilecek bir zamana kadar yapılan kamuoyu araştırmalarında AKP'nin oy oranı yüzde 40 civarında iken son dönemde yapılan araştırmalarda bu rakam yüzde 30'a kadar düşmüştü...
Son elektrik ve yakıt zamlarına kadar yüzde 30 noktasında bir direnç oluşmuş görünüyordu...
Ancak iki gün önce, yani bizim bu yazı dizisini başlatmamızdan sonra yayınlanan bir araştırma, bu direnç noktasının kırılmış olabileceğine işaret etmektedir.
(Devam edecek)