Son aylarda peşpeşe yaşanan iflas haberleri, ekonomi sayfalarıyla ve ancak ilgilisinin ilgisini çekecek sınırlılıkta gündeme geliyor. İktidar yandaşı medya her ne kadar bu haberleri öne çıkarmayarak ülkenin güllük gülistanlık olduğu havasını vermeye çalışsa da iflaslar bugünleri de aratacak bir çöküşün yaklaştığını haber veriyor. Sanki bir tsunami üzerimize üzerimize geliyor.
Özellikle 2024 yılında sıkılaştırma ve enflasyonla mücadele politikaları çerçevesinde durgunluğun artacağı, bunun da işsizlik ve iflasları artıracağı öngörülüyor. Zaten özellikle son iki-üç yıldır, alım gücünün düşmesinin de etkisiyle kepenklerin indiğini görüyoruz.  

İnşaattan gıdaya, tekstile, denizcilikten otomotive hemen hemen her sektörde büyük bir daralma yaşanıyor ve iflas kararları alınıyor. 40-50 yıllık işletmeler kapanıyor. Daha birkaç gün önce 9 AVM konkordato ilan etti. Konkordato tam iflas sayılmasa da iflastan önceki bir aşama sayılır. Konkordatoda mali yapının bozulduğu kabul ediliyor ve borç yapılandırılması için resmi başvuralar yapılıyor; eğer düzelme olmazsa iflas kararı alınıyor.

 Devletin resmi ilanlarının yeraldığı www.ilan.gov.tr’de iflas hukuku davalarına ilişkin ayrıntılı veriler mevcut. Dün bu sayfaya girip baktığımda 257’si iflas ve tasfiye, 1465’i konkordato ilanları olmak üzere toplam 1722 iflas hukuku davası vardı. Bu davalarda büyük şehirler başı çekiyor.

 Rakam vermek gerekirse ilk 10 şehir şöyle: İstanbul 479, Ankara 205, İzmir 115, Bursa 131, Antalya 45, Manisa 57, Tekirdağ 68, Kocaeli 69, Konya 46, Denizli 43
Yani Türkiye’nin nabzının attığı üretim merkezlerinde, bir zamanlar Özal’ın Anadolu Aslanları diyerek pışpışladığı küçük ve orta ölçekli işletmelerin yoğunlaştığı Konya, Kayseri, Gaziantep gibi Anadolu şehirlerinde ekonominin çarkları dönmüyor; imalat sanayi geriliyor, esnaf perişan.

 Önce pandemi ardından seçim döneminde kredi genişlemesiyle desteklenen şirketler, faizlerin yükselmesiyle artık finansmana erişemiyorlar. Ayrıca maliyetler yükseldi, satın alma gücü düştüğü için satışlar da azaldı. 
Zaten çarpık, gelir dağılımı adaletsizliğini azaltan değil zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan, inşaat odaklı bir ekonomik düzen vardı; Bu büyüme modeli sürdürülebilir değildi ve nitekim duvara çarptı. Temel hak ve özgürlükler, yargı sorunları da işin cabası… 

Zorlu bir dönemeçten geçiyoruz. Çünkü kötü yönetilen Türkiye ekonomisinin yapısal bozuklukları, küresel bunalımla daha da ağırlaşacak gibi görünüyor.
ABD’den Japonya’ya Almanya’dan Çin’e kadar dünya ekonomilerinde daralma sözkonusu. Nitekim ticari alacak sigortasında faaliyet gösteren Allianz Trade’in 2023 yılında yayınladığı ikinci Küresel İflas Raporu’na göre dünyada küresel iflaslar yüzde 10 artacak. 2023 için bu rakam yüzde 6 olarak tahmin edilmişti. Şirketin raporunda 2025'ten önce de iyileşme beklenmiyor.