Keşke dediğin gibi olsaydı. Dediğin gibi olsaydı da bu ülkede güvercinlere dokunmasalardı... Hrant Dink cinayetinin üzerinden 16 yıl geçti. Zihnimizde yırtık ayakkabılarıyla yerde serili katledilmiş acı fotoğrafları kaldı. Gündeme gelme sebebi bu acı olaydan aldığımız ders veya bu güzel insanı anmak değil ne yazık ki. Katilinin serbest bırakılması...
2007 yılında Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni, Türk halkının Ermeni dostu Hrant Dink’i katleden Ogün Samast, bu hafta şartlı tahliye ile serbest bırakıldı. Bir meslektaşımızı, iyi bir vatandaşı, her şeyden önce iyi bir insanı kaybetmenin hüznüyle ve bir güvercin tedirginliğiyle yazıyorum. Buradayız Ahparig, inan unutmadık...
Hrant Dink geçmişteki yaraların sarılması, Ermeni halkı ile Türk halkının barışması için oldukça kilit bir role sahipti. Bana hep Nazım Hikmet’in Davet şiirini hatırlatır, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...” dizesinde aklıma hep o gelir. Ne yazık ki farklı ağaçlara tahammülü yoktur kimilerinin. Buldukları ilk baltayla sanki kendilerine görevmişçesine yok ederler. Oysa o ağaç hep oradadır, kessen de kökleri bu topraklardır.
Mahkeme kararının tekrar sorgulanmasını ve barışı baltalamanın bu kadar kolay olmamasını en içten dileklerimle temenni ediyorum. Her şeyden önce yarattığı etki ülkemizdeki Ermeni azınlığa mensup vatandaşlarımız için oldukça yıkıcıdır. Barıştan yana olan insanımız için oldukça yıkıcıdır. Barış için çabalayanlar, kendi köşesinde daha adil bir dünyanın var olabileceğine inanlar için yıkıcıdır. Hukuk devletine olan bağlılık açısından yıkıcıdır. Bir kararla milyonları ancak böyle yıkabilirsiniz. Daha fazla yıkmayın.
“Evet, bu topraklarda gözümüz var... Çünkü kökümüz bu topraklarda. Ama merak etmeyin , alıp gitmek için değil, gelip dibine girmek için..”