ABD’de 2008 yılında yaşanan ‘Mortgage krizi’ sonrası birçok kişinin banka ve merkez bankalarına karşı duyduğu güvensizlik sonucu kripto para varlıkları olarak da bilinen dijital varlıklar hayata geçti. Bu kriz aynı zamanda, bir merkezin tüm finans enstrümanlarda kurduğu hakimiyet nedeniyle para politikalarının ve her an bankaların zarar edebileceğini ortaya koydu. Yine hükümetlerin sınırsız para basabilmeleri, değerlemeleri değiştirebilmeleri de mevcut sistemin en önemli eleştiri yönlerini oluşturdu. Bu arada dünyada 1.7 milyar kadar insanın bankacılık işlemlerine erişiminin olmaması da kripto piyasasında bir merkeze bağlı olmayan ‘DeFi’ (Merkeziyetsiz-decentralized ve finance) sisteminin önünü açtı.

2009 yılından itibaren kripto para hayatımıza girerken, mevcut haliyle piyasaları manipülasyonda kullanılması da; ülkeleri kripto paralara karşı acil vergisel düzenlemeler yapmaya yönlendirdi. Mesela ABD Merkez Bankası'nın (FED) 2024'ün ilk yarısında faiz indirimine gidebileceği beklentisi, aynı zamanda kripto gibi farklı enstrümanlara yönelimi artıracağı söylentilerini de gündeme getirebiliyor. Yine faiz indirimi uygulamaları da kripto paralara yönelimi artıracağı beklentisine neden olabiliyor. Bu durum aynı zamanda, ABD dolarının rezerv para oluşunu tartışılır hale getireceği endişesine yol açıyor.

Kripto para düzenlemesi geliyor

ABD gibi dünyanın en büyük ekonomisini endişelendiren bu alanla ilgili Türkiye ise mortgage krizinden 16 yıl sonra, adım atmaya karar verdi. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca ‘Kripto Para Yasası’ için çalışmalara başlanırken, düzenlemenin Mart ayına kadar Meclis'e getirilmesi hedefleniyor.

Nitekim geçtiğimiz Ocak ayının 23’ünde yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda da (EKK) kripto varlık endüstrisinin kötüye kullanılmasını önlemek ve bireysel yatırımcıları korumanın önemine dikkat çekildi. 

Buna göre kripto varlık alım-satım platformları Türkiye’de lisans alıp şirket kurmadan ofis açamayacak, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunamayacak. Kripto gelirleri diğer finansal araçlar gibi vergilendirilecek. Yine kripto para platformlarına beklentilerin üzerinde asgari sermaye şartı getirilecek. Kripto para şirketlerinin denetiminde yetki Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) olacak. Kripto para platformları aracı kurum gibi çalışacak. Bu şekilde platformların kurumsal yönetim ilkeleri belirlenecek. Şirketler sıkı denetime tabi tutulacak ve şartları sağlayamayanlara yönelik ağır cezalar uygulanacak. Ayrıca kripto para platformlarının saklama yükümlüğünü Takasbank üstlenecek. Kripto varlıklardan elde edilecek kazancın vergilendirilmesi için de kurallar belirlenecek.

Bakan Şimşek: Türkiye’yi gri listede tutma gerekçesi oldu

Öte yandan kripto varlıklara ilişkin düzenlemenin olmamasının OECD-Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) de Türkiye’yi gri listede tutmasının nedenlerinden birisi olarak gösteriliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, “Kripto varlıklarla işlem yapan tarafların risklerinin azaltılması adımını atıyoruz. Bu aynı zamanda gri listeden çıkmak için FAFT kapsamında atmamız gereken adımlardan birini de oluşturuyor” değerlendirmesi yapıyor.

Bakan Şimşek, geçtiğimiz aylarda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada da mali suçlarla mücadelenin temel öncelikleri arasında olduğunu dile getirmişti. Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele rejiminin güçlendirilmesine yönelik çalışmaları yoğun şekilde sürdürdüklerini kaydeden Şimşek, Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) raporunda Türkiye’nin 40 FATF standardının 39’u ile uyumlu olduğunu vurgulamıştı. Yine teknik uyum kapsamında tek hususun kripto varlıklar olduğuna işaret eden Şimşek, “Gerekli çalışmalarımız nihai aşamaya geldi. Bu haliyle Türkiye teknik uyumda en başarılı ülkeler arasına girmiştir. Uygulamada sağlayacağımız etkinlik ile ülkemizi gri listeden çıkarmak için çaba gösteriyoruz. Böylece yasal düzenlemenin tamamlanmasıyla Türkiye’nin gri listede tutulmasının gerekçesi ortadan kalkacak” tespiti yapmıştı.

Dünyada kripto paralara ilişkin uygulamalarla devam edeceğiz...