Geçtiğimiz günlerde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada Bakan Koca’ya hekimlerimizin yurt dışına gitmesine yönelik soru soruldu. Koca ise bunun sebebini “Daha fazla kazanıyorlar da ondan.” diyerek eliyle para sayma işareti yapması doktorlarımız başta olmak üzere birçok kişinin Bakan Koca’yı eleştirmesine yol açtı. Sözlerine en çok Katar, Kuveyt ve Dubai’ye bunların ardından Almanya’ya doktorlarımızın gittiğini söyleyerek devam etti.

Bunun üzerine “Sizden dolayı gidiyorlar.” tepkisini alan Bakan, kendilerinden dolayı gitmediklerini ve en fazla binde iki kişinin gittiğini belirterek ekledi: “Sorun mu?” Başta Türk Tabipler Birliği olmak üzere tepkiler yağmaya başladı.

Öncelikle AKP yönetimi ve üslup başlı başına yıllardır konuşulup eleştirilen şeylerin başında yer alıyor. Bu konuda yapılan eleştirileri dikkate aldıklarını da pek sanmıyorum ancak dikkate almaları niyetiyle yazdığımı belirtmeliyim. Üretim araçlarının tamamına sahip olunsa bile dil birliği olmadan kültürel egemenliğe sahip olunamayacağının en bariz örneği haline gelen iktidar partisi, entelektüel kesimle halen aynı dili konuşmayı başaramamıştır. Önce aynı dili konuşabilsek kim bilir belki bir gün kaygılarımızı samimi bir şekilde anlatabileceğimiz muhattaplar buluruz...

Bir diğer yandan özellikle sağlık çalışanlarına şiddetin böylesine yüksek olduğu zamanlarda bu tip konuşmaların toplumun lümpen kesimini yüreklendirdiğini düşünüyorum. Zorbalığa ve şiddete olan yönelim gün geçtikçe artıyor, buna karşı savaşmak yerine bu tip konuşmalarla sağlık çalışanlarının işlerini kolaylaştırmadığınız kesin. Her gün kanlar içerisinde bir sürü meslektaşını gören, mesai saatleri yüzünden yemek bile yiyemeyen, kendi ailesine veya kendisine zaman ayıramayan insanlar haline geldi sağlık çalışanları. Günde kaç hastaya bakıyorlar, hastalar bu çabuk muaynelerde ne kadar muayne olabiliyor? Başlı başına her şeyiyle bir problem haline geldi artık bu durum.

Ve evet gidiyorlar, gitmek zorunda kalıyorlar. Bunca soruna muhtemelen artık dayanamıyorlar ve çözümüne dair bir umut göremiyorlar. Bu sözlerinizle kimseye umut veremezsiniz, hoş durum buyken sadece sözlerle de bir şeyi ne kadar değiştirebilirsiniz oldukça şüpheli...

Oldukça üzülerek takip ettiğim haberlerin başında sağlıkçıların gördükleri muamele var. Benim doktorlarla ilgili duyduğum ilk anım doğumumla da ilgiliydi. İstanbul’da 2000 yılındaki 5.8 şiddetindeki deprem esnasında doğmuş bir bebekmişim. Doktorum ve hemşirelerimiz bizi bırakmamışlar ve doğuma devam etmişler. Düşünüyorum da bir yıl öncesinde 99 depremi olmuş, İstanbul’da yaşıyoruz, daha travmalar çok taze... O halde bile bizi bırakmayan güzel insanlar... Uzun lafın kısası umarım dalga geçer gibi konuşmalar yapmayı bırakıp hakettikleri değeri görebilecekleri ve gitmek istemeyecekleri bir ülke yapılandırmaya çalışırsınız...