Ankara’da yazı mekânlarımdan biri de Armada’daki Remzi Kitabevi’dir.Dün oradaydım.Gah-i okudum ve dahi yazdım.Aktaracaklarım Remzi Kitap Aylık Gazetesi’nin yıllığından alıntılandı.Konu başlıkları oradan, kısa ve özlü yorumlar benden.Beğeneceğinizi umuyorum…

*

Irmak Zileli’nin yazı başlığı şöyle :“Başkalarının acısı”.Ne demek yani? Herkesin acısı elbette kendine göredir.Başkalarının acılarını ıskalayabilir miyiz?Örnek vereyim:Terör şehitlerinin cenaze törenlerinde anne babaların, eşlerin çocuklarının acısı, vicdan sahibi her kişinin yüreğini dağlamaz mı?Ya da dramatize edilen görüntü ve yaşam öyküleri kimin vicdanını sızlatmaz ki?

*

Bir söyleşisinde Ahmet Ümit:“Önce kul kültürü kırılmalı” demiş. Şimdi düşünüyorum da,1954-1964 döneminde böyle bir kültürü tanımadım.İnanç ve iman herkesin kendi vicdanındaydı İbadet ve taatlarımızda özgürdük.Kimse bizi yönlendirmezdi.Ta ki,bu akım‘’Milli Nizam Partisi’’parlamentoya girene kadar…

Kısa sürede kapatılan bu partinin yerine Milli Selamet Partisi kuruldu.Koalisyon ortaklıklarında yer alan siyasal islamcı partiler (Refah,Fazilet,Saadet vb…) yaşamımızdaki bir gerçekti.Ta ki, AKP iktidar olana kadar(2002).Bu partiye gelene kadar hiçbir sızlanma yokken;hızla kul ya da biat kültürü oluştu.21 yılda bugünkü konumuna ulaştı.Bu kültürü yok sayamayacağımız gibi;siyasal yaşamımızda yaşanan bir gerçekliktir.

*                                       

Ünlü ve önemli bir yazar Selim İleri,yazma uğraşı için şöyle demiş:“Yazma bende kanserojen bir şeydir.”Üretkenliğinin sonucu çok kitaba imza atmış olmasının bir kanıtıdır bu sözü.Galiba bende de benzeri bir tutku var.Buna en çok da eşim tanık:“Yaz yaz bitmiyor, sadece yazmak yaşamak değildir” diye eleştiriyor beni sık sık.Bazen kantarın topuzunu biraz kaçırıyorum.Hani Barış Manço’nun“Adam Olacak Çocuk” izlencesinin adı gibi,bende de daha ortaokul yıllarımda başladı bu sevda “Yazar ve gazeteci olacak çocuk” nitelemesi yapılırdı benim için.Edebiyat öğretmenlerimin gözünden kaçmamış olacak ki beni keşfetmişlerdi;öyle de yönlendirdiler…

*

İktisat Fakültesi’ni bitirdiğimde,Devrek’e döneceğim.Bir akrabamızın kayınbiraderi ve Başak Sigorta Genel Müdürü olan Sedat Sağlam,beni şöyle uyardı:“Bundan sonraki hayatında seni bekleyen en büyük tehlike okuyamamaktır.Ne yap yap,okul bitti okumak da bitti havasına girme!”İtiraf ediyorum 1982 yılının son iki ayında Devrek Postası’nda yazma fırsatı bulunca,aç kurtlar gibi saldırdım yazmaya…

*

Haklıymış Sait Faik: “Yazmasam çıldıracaktım”demiştir. Oktay Akbal da“Yazmak yaşamaktır”derdi.Dostum Hüseyin Pekin,bir kitabına “Okuya Yaza-Yaza 0kuya/Bir Ömür Boyu Yaşamak” adını vermişti.18 kitap bırakarak göçtü bu dünyadan…

*

 Okumak, düşünmektir.‘‘Okumadan âlim, yazmadan kâtip olunmaz’’denir.İlerlemek,yükselmek için sürekli bir şekilde okumalı insan.Çünkü kitap,insanı geliştiren bir hazinedir.Kitap okumak gelişmektir.Okumak ruhu yücelten ve toplumları geliştiren bir olgudur.Okumayan insan kendisini yenileyemez.Hiçbir zaman hayatta mutlu olamaz.Victor Hugo ise ‘‘Okuma ihtiyacı barut gibidir.Bir kere tutuşunca bir daha sönmez’’demiştir.Biz okuduk,yazdık ‘‘KİTAP’’ olduk.Siz de okuyarak “Dünyam Değişti” diyeceksiniz…