Yazımıza “Enflasyon düzeltmesi nedir, ne değildir” sorusunu yanıtlayarak başlayalım. Enflasyon düzeltmesi; borç yükü altındaki firmalardan vergi alan borçsuz firmaları ise daha az vergi alarak destekleyen bir mekanizma içeriyor. Bu yönüyle ekonomik mantığın tersine çalışıyor yani.
En önemli faydası ise düzeltme sonrası şirketlerin bilançoları güncellenecek. Bu durum ise Türkiye’deki şirketlerin bilançolarındaki rakamları büyüteceği için, dolar bazında yabancı şirketlerle karşılaştırılabilecek duruma gelmelerini sağlayacak.
Ancak enflasyon düzeltmesine geçişte önü kesilemeyen çeşitli tartışmalar var. Bu tartışmaların ilki; Türkiye’deki işletmelerin yüzde 87’sinin 1-9 kişi çalıştıran KOBİ ölçekli işletmeler olduğu, ağırlıklı olarak da bu işletmeler kredi ve benzeri borçlanma yöntemiyle işlerini çevirdiği için bu kesime ilave ciddi bir vergi çıkacağı şekilde. İşin esaslı noktası burası aslında…
Kimler enflasyon vergisi ödeyecek? Kimler enflasyon zararı ile vergiden kurtulacak?
Enflasyon düzeltmesi ile; kendisini özsermeye yerine, ağırlıklı olarak borç ile finanse eden ve yatırımlarını ise fabrika binası, arsa, makine teçhizat, gayri maddi haklar gibi sabit sermaye unsurlarına yatıran işletmeler, 2024 ilk geçici vergi döneminden itibaren varlıklarındaki bu parasal olmayan değerlerin artışı nedeniyle, bu değer artışlarını matrahlarına ekleyerek vergiye tabi tutacaklar.
Tersine; özkaynağı güçlü, parasal olmayan aktif varlığı (bina makina teçhizat vb) düşük işletmelerin ise “sermaye zararı” ortaya çıkacak ve vergi matrahını düşürecekler. Yani enflasyon düzeltmesinden kimin vergi avantajı sağlayacağı, kimin ek vergiye maruz kalacağı o şirketin bilanço yapısına göre değişecek.
Bu konuya daha anlaşılır kılmak için örneklendirelim…Bu kapsamda daha çok borç alarak kendisini finanse eden borçla yatırım yapan işletmelere bakalım.
- İşte enflasyon düzeltmesi bu işletmeleri vuracak. Diyelim ki; sermayesi 1 milyon lira olan bir işletme 9 milyon lira da borçlansın ve toplam 10 milyon lirasını da bir bina yatırımında kullansın. Bu işletmenin aldığı 9 milyon lira borç (parasal kıymet) enflasyon düzeltmesine tabi olmadığından aktifteki bina (parasal olmayan kıymet) enflasyon düzeltmesine tabi olacak ve kar yaratacak. Dolayısıyla bu işletme için enflasyon düzeltmesi ek bir vergi anlamına gelecek.
- Bir de tersi durum var tabi. Yine bir işletme düşünün. 10 milyon lira sermayesi var. Bu sermayenin 5 milyon lirası ile bir gayrimenkul (arsa, konut) almış olsun. Kalanı banka hesabında duruyor olsun. Bu işletmenin sermayesi parasal olmayan (arsa konut) varlıklarından fazla olduğu için buna enflasyon düzeltmesi kaynaklı bir vergi çıkmayacak. Tersine sermayenin düzeltmesinden kaynaklı bir zarar çıkacak ve bunu normal operasyonları nedeniyle oluşan vergi matrahından düşebilecek. Enflasyon düzeltmesi bu işletmenin vergisel olarak lehine çalışacak. Bu şekilde özsermayeleri ile kendilerini finanse eden firmaların korkacağı bir şey yok. Enflasyon düzeltmesi onların lehine çalışacak vergi yükleri azalacak.
Stok vergisi mi geliyor?
Kafaları karıştıran bir başka soru da “Stok vergisi mi geliyor?” yönünde oldu. Baştan söyleyelim aslında stoklar için ek bir vergi söz konusu değil. Sadece bazı durumlarda verginin öne alınmasından bahsedebiliriz. Bir defa 2023 yılında stoklara düzeltme yapılacak. Yani enflasyonla arttırılacak ve ortaya çıkan enflasyon kârı için 2023’de vergi yok. Değeri artırılan bu stoklar 2024’ün ilk çeyreğinde satıldığında maliyet arttığı için kar azalacak, dolayısıyla vergi de azalacak. Bu tüm işletmeler için olumlu bir durum oluşturacak.
Peki 2024 ilk çeyreğinde, yani 31 Mart 2024 tarihinde satılmayıp stokta kalan mallar da durum ne olacak?
Bu stoklar, 3 aylık (1 Ocak-31 Mart arası) enflasyon dikkate alınarak arttırılacak ve bunlardan kaynaklı değer artışı, vergiye tabi olacak. Ancak bu artış, stokların maliyetini de aynı oranda arttıracağı için bunlar, 2024’ün ikinci ve devam eden çeyrek dönemlerinde satıldığında artırılmış maliyetler dikkate alınacak. Tabi bu defa da kâr ve vergi matrahı azalacak. Dolayısıyla vergisel avantaj sağlayacak. Yani stok artışı, bazı hallerde ‘stok devir hızına’ göre verginin belli bir süre öne alınmasına yol açacak. Bu çerçevede işletmelere ek bir vergiden bahsetmek doğru olmayabilir.
Maliye bankalardaki vergisinden vazgeçmedi
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen torba teklifte Hazine ve Maliye Bakanlığı, bankacılık ve finans sektörünü enflasyon düzeltmesi kapsamı dışında bırakıyor. Çünkü Maliye, 2024 yılında 93’ü banka olan finans sektöründe faaliyette bulunan 2 bin 592 mükellefin yapacağı enflasyon düzeltmesinden gelecek olan yaklaşık 70 milyar lira tutarındaki vergiden vazgeçmek istemiyor. Böylece 2024 hesap döneminde enflasyon düzeltmesi bankacılık ve finans sektöründe zarar etkisi yaratacağından, yapılan düzenlemeyle bu zararların kurumlar vergisi matrahını etkilememesi sağlanarak, bu sektörün 70 milyar lira daha az vergi ödemeleri engellenmiş olacak.
Reel sektörden alınması planlanan vergi tutarı ne olur?
İşte burada çok büyük bir beklenti yok! Bankalar zaten hesaplama dışı kalacak. Düzeltmeye dahil edilselerdi, yüksek sermayeleri nedeniyle vergi matrahı aşınacaktı. Reel sektör açısından ise enflasyon düzeltmesi, borçla finanse edilen firmalara ek vergi çıkaracak. Özsermayesi güçlü firmalar ise vergiden kurtulacak. Maliye ise reel sektörün bir kısımdan “daha az vergi, bir kısmından daha çok vergi alacağı ile ilgili bir ‘net etki analizi’ yapmış mıdır?” Açıkçası emin değilim.
Bu durumda da enflasyon düzeltmesinden yeni vergi tahakkuk edilirse, normal vergilerin tahakkuk/tahsilat oranlarındaki gerilemeye bakınca, borçlu şirketlerin karşılaşacakları yeni vergileri ödeyeceklerini de beklemek gerçekçi olmayacaktır.
En başta da söylediğim gibi, enflasyon düzeltmesi daha fazla vergi beklenmiyor. Sadece şirkektlerin çok gerilerde kalmış bilanço değerleri günümüz rakamlarına getirilecek. Güncellemenin ne faydası var diye sorarsanız; “Türkiye’deki şirketlerin bilançolarındaki rakamlar büyüyeceği için dolar bazında yabancı şirketlerle karşılaştırılabilecek duruma gelmiş olacaklar” diyebiliriz.