Ne çok kullanırız o biraz “merak”, biraz da “acaba” yüklü ifadeyi…

Ağzınla kuş tutsan inandıramazsın aktaracaklarını…

Ne söylersen söyle,

Ne anlatırsan anlat…

Hele içinde biraz da “gizem” barındırıyorsa anlatılan...

Dinleyenin ağzından çıkan ilk tepki sözüdür:

“Yemin et”

Belki de bizim millete özgü doğuştan gelen bir özelliktir…

Örneğin, “Tarih sınavından 10 aldım” dese sohbet eden gençlerden biri, diğerinin ilk tepki sözü “Yemin en” olur kesinlikle.

Tersi durumlarda da kural değişmez.

“Tarih dersinden 0 (sıfır) aldım” ifadesi karşısında da aynı tepki sözü devreye girer:

“Yemin et”

Örnekleri çoktur bu durumun…

Orta yaşta, yaşlılıkta…

Yazılı olmayan kanun maddesi gibidir:

“Hanım, maaşıma zam geldi”

“Yemin et”

“İşten atıldım”

“Yemin et…”

Ne var ki son dönemlerde, bir konuda inandırıcı olmak için yemin etmek yeterli olmuyor…

Siyaset sahnesinde, günlük yaşamda bu durum kendini açıkça gösteriyor.

Verilen sözlerin, edilen yeminlerin yerine getirilmemesinden olsa gerek…

Parlamento kürsüsünden edilen yeminler örneğin…

Ne çok unutulmuşluk vardır…

Ne çok hüsran…

Hayal kırıklığı…

Ama fazlaca karamsar da olmamak gerek…

Onca zorluğa, onca olumsuzluğa rağmen güzel günlerin arifesinde olduğumuz inancımı hiçbir zaman yitirmedim.

Yeminle…