Cübbeli Ahmet Hoca (Ahmet Mahmut Ünlü), en katı disipline sahip İskenderpaşa cemaatinden bağımsızlaşan İsmail Ağa cemaatine mensup… Cemaatin şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu, geçenlerde vefat edince post kavgası çıktı. Eski şeyhin yeğeni Saadettin Ustaosmanoğlu, Cübbeli'yi şeyhlik iddiasında bulunmamaya çağırdı ve 'Şeyh olduğunu iddia edersen kasetlerini patlatırız' diyerek meydan okudu.
'Türkiye'de tankın topun olacağına bir kaset arşivin bulunsun yeter' diyesi geliyor insanın. Düşünün; hayırlı işler yapması gereken bir cemaat, haysiyet cellatlığına soyunuyor ve kriminal bir örgüt gibi çalışıyor, kişiyi itibarsızlaştıracak görüntüleri, zamanı gelince kullanmak üzere arşivliyor. Erzincan'da Başsavcılık yapan İlhan Cihaner, bu cemaatin kriminal bir cemaat olduğunu, cinayetler işlendiğini hazırladığı iddianame ile yıllar önce gündeme getirmişti de başına gelmedik kalmamıştı.
Kaset konusu kriminal ama aynı zamanda işin eğlenceli tarafı. Tarikat ve cemaatlerdeki çürümüşlüğün boyutlarını gösteren çarpıcı bir örnek olduğundan kısa bir hatırlatma yapma ihtiyacı duydum sadece. Biz, İsmail Ağa cemaatinin yeni şeyhinin kim olacağı konusunu müritlerine bırakalım ve Cübbeli Ahmet Hoca'nın, Selefilik ve Vahabilik örgütlenmesine dikkat çektiği açıklamalarına dönelim.
Cübbeli Ahmet Hoca, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'deki camilerde Selefi ve Vahabi din adamlarına vaaz verdirdiğini, ülkenin bir iç savaşa sürüklendiğini açıklayarak haftanın gündemini belirledi. Ayrıca Akit Gazetesinin de Vahabi içeriklere sahip kitapları bastırarak ücretsiz dağıttığını söyledi.
Türkiye'de Selefi ve Vahabi anlayışların örgütlenmesine ilişkin iddialar aslında uzun süredir tartışılıyor. Özellikle ilahiyatçılardan, Selefi düşüncenin toplumda ne kadar kabul gördüğü konusunda da araştırma yapıp rapor hazırlayanlar mevcut. Bu ilahiyatçıların başında Mustafa Öztürk, İbrahim Maraş, Hilmi Demir gibi hocalar bulunuyor.
Radikal İslamcı örgütlenmelerin toplumda ne kadar karşılık bulduğu, ne ölçüde yayıldığı konusunda kimi araştırmalar yapıldığı söyleniyor. Kamuoyuna yansıyan bu bilgilere göre, Selefi düşüncelere sahip olanların oranı Türkiye genelinde yüzde 3'ün üzerinde çıkıyor ancak Konya, Adıyaman, Bingöl gibi bazı şehirlerde bu oranın yüzde 10'lara ulaştığı ifade ediliyor. Son 25-30 günde IŞİD'e yönelik birçok ilde operasyon yapıldı. Kırşehir, Kırıkkale, Mersin, İstanbul, Diyarbakır, Çorum, Adana, İzmir, Manisa bu illerden bazıları… Liste, coğrafi alanın genişliğini, hemen her ilde bir IŞİD örgütlenmesi olduğu izlenimini veriyor. Bu örgütlenmenin sığınmacı boyutlarının bulunması yani IŞİD'in yöneticileri arasında Irak, Suriye, Afganistan'dan gelenlerin de yeralması meseleyi daha komplike hale getiriyor.
Son zamanlarda Suudi ve Körfez ülkeleri destekli cihatçı Selefiliğin Sakarya, Trabzon ve Rize'yi bir nevi üs gibi değerlendirdiği ve bu illerde medreseler açtığı biliniyor. 2010'lu yıllardan itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı'nın meleleri istihdam etmesi, mahallelerde sıbyan mekteplerinin açılması, eğitimin dinselleştirilmesinin yarattığı dindarlık, gelecekte bu Selefi-Vahabi çizgiye kayarsa veya kırılgan zamanlarda seküler çevrelere karşı bir ittifaka dönüşürse, ortaya ne tür tehlikelerin çıkacağı aşikar. Prof. Dr. İbrahim Maraş, tehlikenin çok da uzakta olmadığını şimdiden ilan eder gibi:
'Ülkemizdeki dini gruplar da her geçen gün selefileşmekte ve sözde Hanefi kökenli tasavvufi tarikatlar olduklarını söylemelerine rağmen asla tasavvufla da Hanefilikle de bir alakaları kalmamaktadır. Din, artık tam bir beka sorunudur.'
Türkiye'nin Suudi sermayesi ve Körfez ülkeleriyle girdiği ticari ilişkilerin, izlediği sığınmacı politikasının, kimi ideolojik yakınlıkların bu örgütlenmeyi kolaylaştırdığı çok açık. Ancak bu öyle bir tehlike ki, Türkiye'yi darül harp yani savaşılacak ülke gören, mezar ve türbeleri yıkan, kadını insan sınıfından saymayan, İslamın peygamber döneminde yaşandığı gibi yaşanması gerektiği düşüncesini savunan, yaşamın her anında ve alanında İslami çerçevenin esas alınmasını isteyen çizgisiyle, ton farkıyla bir başka bağnaz olan Cübbeli Ahmet Hoca'yı bile ürkütüyor.
Cübbeli Ahmet feryat ediyor: 'Bunlar beni bile Müslüman kabul etmiyor, karısı kızı helal diyorlar'
Türkiye'nin geldiği yol ayrımyarı hakikaten dehşet verici…