Okurlara bir Pazar günü yazısı olarak ismi ‘Maliye Bakanlığı’ iken 20 yıl kadar hemen her gün izlediğim, şimdilerde ise ‘Hazine ve Maliye Bakanlığı’na dönüştürülen kurumla ilgili son dedikoduları anlatayım.
Maliye Vekaleti’nden 30 Ekim 1923 yılı tarihinde Maliye Bakanlığı ismini aldıktan sonra 1983 yılı son ayında Gümrük ve Tekel Bakanlığı ile birleştirildi, Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na dönüştürüldü. Ancak bu birliktelik Maliye’nin işlevini boğduğu için çok sürmedi. 10 yıldan daha az bir süre sonra 25 Haziran 1993 yılında yeniden Maliye Bakanlığı’na dönüştürüldü.
Bu kurum kamu kurumlarının tamamının bütçesini onaylaması ve para vermesiyle bilindiği için ‘eli sıkı’ bir yapısı ve ona uygun da bürokrat yetiştirmesiyle bilinir. Rahat bırakıldığında hep denge tutturmaya özen gösterir. Bu dengeleme tahakkuk/tahsilat oranlarında da ortaya çıkar. Hatta ‘sıkı maliye politikaları’ ifadesi bile maliyenin bu sıkı dengeli çalışmaları ile vücut buldu diyebiliriz.
Ancak kurumun ‘eli sıkılığı’ da her zaman siyasiler tarafından rahatsız edici bulunur. Yani Maliye Bakanlığı vergilemede ve bütçelemede ne kadar denge politikası izlediyse, bu durum siyasileri hep rahatsız eder. Hatta sıkı maliye politikası izlemesiyle bilinen bir maliye bakanına dönemin başbakanı, “Maliye Bakanımız bütçeyi sıkı tutmak istiyor ama bizim ateşten gömlek giydiğimizin belli ki farkında değil” diyerek, sıkı maliye politikasının iktidarı için nasıl sıkıntı yarattığını dile getirmişti.
Tabi siyasi müdahaleler genellikle de kurumun en önemli özelliği olan bütçenin olmazsa olmazı tahakkuk/tahsilat oranlarını etkiler. Mesela bu tahsilat oranı son 20 yılda öyle gerileme gösterdi ki; AK Parti tahakkuk/tahsilat oranlarını artırmak için neredeyse her 15 ayda bir ‘yeniden yapılandırma’ düzenlemeleri çıkardı. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra Kemal Unakıtan'ın Maliye Bakanlığı döneminde 4811 sayılı ilk defa matrah artırımı ile Vergi Barışı Kanunu'nu getirildi. Ardından, 2008 yılında 5811 sayılı düzenleme çıkarıldı. 3 yıl sonra 2011 yılında 6111 sayılı düzenleme ile bir af kanunu getirildi. 2014 yılında 6552 sayılı yapılandırma, 2016 yılında 6736 sayılı yapılandırma, 2017 yılında 7020 sayılı yapılandırma, bir yıl sonra 2018 yılında 7143 sayılı yapılandırma, 2020 yılında 7256 sayılı yapılandırma, 2021 yılında 7326 sayılı yapılandırma ve son olarak 2023 yılı Mart ayında 7440 sayılı yapılandırma. Bütün hepsi bir türlü artırılamayan tahakkuk/tahsilatlar içindi.
Maliye’nin dengeci stratejisi maliyeyi bilmeyen bakan atamaları ile bozulurken, onlar da ‘matrah artırımını’ marifet sanıp rutine dönüştürdü. Vergisini düzenli ödeyen ile ödemeyen arasında ayırımın önünü açtıklarını anlamadılar. Mükellefte; ‘ben keriz miyim, vergimi ödüyorum, vergisini ödemeyen için geriye dönük 5 yıllık incelemenin olmayacağı bir matrah artırımı getiriliyor, ödemedikleri dönem affediliyor, benimle aynı kefeye konuluyor’ düşüncesinin oluştuğunu göremediler.
Kurum rahat bırakıldığında ise kendi sistematiğini kurabiliyor. Mesela 2005 yılında Gelirler Genel Müdürlüğü’nü Gelir İdaresi Başkanlığına dönüştürdü. Taşra teşkilatı 29 ilde vergi dairesi başkanlığı ve 52 İl Defterdarlığı ile vergi düzenlemelerini yaptı. Yine 2011 yılında kurulan Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı ile de çağdaş denetim teknikleri ile risk odaklı vergi incelemelerini hedefledi.
Kurum son olarak 2018 yılı 10 Temmuz tarihinde Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum gerekçesiyle, KHK ile Hazine Müsteşarlığı ile birleştirildi, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na dönüştürüldü. Ama gelin görün ki; bu birleşmesinden sonra Maliye Bakanlığı’nın elinde bulunan ‘Bütçe bölümü’ de yeni kurulan Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı’na taşındı. Artık bütçe yapmayan, bütçe denkliğini doğrudan takip etmeyen ‘içi boşaltılmış’ hale getirilen “Hazine ve Maliye Bakanlığı” da tamamen işlevsizleşti.
Bakanlığın en önemli yeri olan Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) ve ona bağlı 29 vergi dairesi başkanlığı tahsilat ne tahakkukta istenileni elde edemeyen, sadece ‘tahsilat görevi gören’ güçsüz bir teşkilata dönüştü.
İşte Hazine ile yapılan bu birleşmenin sancıları şimdi ortaya çıkmaya başladı. 2005 yılında kurulan 29 vergi dairesi başkanlığının kapatılması gündemde. Kamuda verimlilik sağlanması ve gereksiz harcamaların azaltılması çerçevesinde GİB’in taşra teşkilatı defterdarlıklar yeniden yapılandırılacak. Önümüzdeki günlerde içerisinde ‘gelir artırıcı tedbirlere’ gidilebileceği yönünde sinyallerin olduğu vergi düzenlemelerini içeren bir kanun teklifi ile söz konusu defterdarlıklar yeniden yapılandırılacak.
Bu arada Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili önemli bir gelişmenin de kamu bankalarının 6 Haziran 2024 tarihinde gerçekleştireceği olağan genel kurulları sonrası ile ilgili olduğunu söyleyelim. Genel müdürlerin kalıcılığı ve değişiminin Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndaki ‘güç savaşlarında yeni bir sayfayı’ açacağı belirtiliyor.
Merkez Bankası’ndaki bir başkan yardımcısının Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı bir birimin başına geçmesinin de kamu bankalarının bu olağan genel kurullarının ardından ‘güç dengesi’ çerçevesinde gerçekleşebileceği ifade ediliyor.