Lüleburgaz’da, 26 Nisan 1962’de yayımlanmaya başlayan Önder Gazetesi’nin ilk sayısındaki çıkış yazısı gazetecilik ilkeleri açısından nasıl da anlamlı geldi bana…

“Çıkıyoruz… ya, adımıza bakıp büyük iddialar taşıdığımızı sanmayın. Biz salt samimiyetin, açık kalbliliğin ve ciddiyetin önderliğini yapmak istiyoruz. İtiraf etmek gerekir ki, yurdumuzda en çok yokluğunu hissettiğimiz şeylerin arasında bu üç şey baştadır.

Bütün meselelerimizi açık kalblilikle, arka düşüncelersiz ortaya dökebilsek.. ortaya dökülmüş bütün meselelerimiz üzerine arka düşünceler aramadan ciddiyetle eğilebilsek.. hayır, çözümlenemiyecek, altından kalkılamıyacak hiç bir meselemiz yoktur.''

***

Böyle başlıyor çıkış yazısı…

Üzerinden yarım yüzyıldan fazla zaman geçmiş.

Ne dersiniz, içtenlik, açık kalplilik ve ciddiyet hâlâ yokluğunu hissettiğimiz şeylerin başında gelmiyor mu?

Politikadan sanata, iş ilişkilerinden dostluklara, aşktan günlük yaşama… Özetle yaşamın her alanında içtenliğin, açık kalpliliğin ve ciddiyetin yokluğu çıkmıyor mu karşımıza?

Basınımızsa bu yoklukla mücadele eden, bu değerlere sahip olmak için önderlik yapan kuruluşlar olmak yerine o yokluktan payına düşeni fazlasıyla almışa benziyor.

***

Basınımızın bu üzücü durumuna karşı, andığım gazetenin “Kurt Kapanı'' adını taşıyan köşesindeki fıkraya getireceğim sözü… Gülmece ürünü fıkradan söz etmiyorum elbette. Yıllardır gazetelerin birinci sayfalarının vazgeçilmezi olan fıkra bu… Gazetenin imtiyaz sahibi olan Feyzullah Aktan’ın adının ilk harfi ve soyadının ilk hecesinin birleşiminden oluşan bir imza var altında:

FAK.

“İdeal'' başlıklı fıkra şöyle:

“-Gazete çıkarıyor muşsun, dedi.

-Öyle! Dedim.

-Kaç adet satabilirsin, dedi.

-Bilmiyorum, dedim.

-Resmî ilan kontenjanı ne tutuyor? dedi.

-Belli değil, dedim.

-Ne menfaat sağlıyabilirsin bundan? dedi.

-Hizmet etmek istiyorum, dedim.

Acı ve küçültücü bir gülüşle yüzüme baktı.

-Hiç bir menfaatin yok… dedi. Peki niçin çıkarıyorsun bu gazeteyi?

-İdeal, diyemedim. Utandım.. utandım... utandım!''

***

Evet, gazeteler bir ideal için çıkardı. Gazeteciler de idealleri olan, o ideallere dönük çaba sarfeden insanlardı.

Şimdi öyle mi?

Elbet bütün gazeteler ve gazetecilerden söz etmiyorum. İdealleri olan gazeteler ve gazeteciler var. Sayıları giderek iyice azalsa da…

İyi ki de varlar…

Değilse nefessiz kalacağız iyice.

***

Yarım yüzyıldan da fazla zaman önce yayımlanmaya başlayan bir gazetenin ilk sayısının ilk sayfası bir nostalji duygusunun ötesinde üzüntüye sürükledi beni…

Basınımız, gazetelerimiz ve gazetecilerimizin idealsizliğini anımsatarak…