Yerel seçimlerin ardından ekonomi aktörleri atılacak adımlar konusunda garip şekilde bir bekleme sürecine girdi. Hakikaten beklenmeyen bir CHP zaferi, borsada hisse pazarlamacılardan, kripto piyasasındaki pazarlayıcılara, gayrimenkul pazarlamacılarına kadar herkeste bir ‘yutkunma’ etkisi gösterdi.

Hatta biraz daha fikir vermesi için hatırlatayım. Geçtiğimiz iki yazıda dile getirdik. Esnaf bile eski düzenin sürüp gideceğini düşündüğü için, yazarkasa ile eski KDV oranlı fiş-fatura kesmeyi dahi halen sürdürüyor.

Piyasalardaki kafa karışıklığı siyasetteki yansımaları da anlamaya çalışıyor. Mesala hemen her konuda esip gürleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her konuşmasında CHP’ye ‘vurup çakma’ taktiğini bırakıp, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile ‘yumuşak tonlu’ konuşmalarını, ‘CHP Genel Merkezi’ni ziyaret edeceğini’ söylemesini anlamlandırmaya çalışıyor.

İktidarın başta ekonomi aktörleri olmak üzere, kendi kurmayları da seçimlerle ilgili ‘dumur halinin yarattığı kafa karışıklığının toplumun da dikkatini çektiğini anlamış ki; ‘siyaset boşluk kaldırmaz’ düsturu ile seçimler öncesi vaat ettiği ‘yeni anayasa’ çalışmalarını hızlandırma gayreti ile ‘Bir çıkış yolu bulmaya’ çalışıyor.

Biliyorsunuz; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, geçtiğimiz nisanın son haftasını yeni anayasa çalışmalarını ‘bir takvimle netleştirme’ adımları ile geçirdi. Son haftada CHP, DEM, Saadet ve İYİ partilerin TBMM Grup Yöneticileri ile bir araya geldi. Önümüzdeki günlerde de MHP ve AK Parti ile görüşecek.

Lakin nisan ayındaki görüşmelerin perde arkasını anlatan siyasetçilerin kafasında bu görüşmeler çok umut verici geçmemiş. Mesela görüştüğü partilere yaz ayları içerisinde yeni anayasa konusunda beklentilerini ve bir yol haritası hazırlamaları yönünde beklentisini dile getirmiş. Sonra da TBMM’nin 1 Ekim’de yeni yasama dönemi açılışının başlamasıyla bir ‘anayasa masası’ kurularak çalışmalara başlanması görüşünü dile getirmiş.

Ancak TBMM kulislerinde konuşulanlara bakarak söyleyeyim ki her konuştuğum siyasetçinin ortak sözü; ‘bu temaslardan bir şey çıkmaz’ şeklinde oldu. ‘Bu temaslardan bir şey çıkmaz’ lafını açar mısınız diye sorduğumuz, siyasete daha milletvekili olmadan yıllarını vermiş, şimdinin vekillerinden bir kısmı şu tespitleri yaptı:

“AK Parti anayasa değiştirme rekorunu elinde tutuyor. 2007, 2010, 2017’de de müdahaleler yaptı. Ama her seferinde de ‘yeni anayasa’ lafını hiç dilinden düşürmedi. 40 yıl boyunca 190’a yakın maddesiyle, 19 kez değiştirilen Anayasa'nın 12 kez değişiklikte AK Parti’nin imzası var. Anayasada değiştirilecek bir şey kalmadı. Ama uygulamadaki eksiklikler giderilmedikten sonra anayasayı yenileyerek bir yere varılmıyor. Her defasında yeni anayasa değişikliği yapılıyor. Ancak daha sonra TBMM’deki çoğunluğun gücüyle yapılan anayasa değişiklikleri kırpılıp, kadük hale getiriliyor. Mesela Anayasa Mahkemesi’nin kararının uygulanmadığı bir süreç yaşanırken, şimdi yeni anayasa ne kadar inandırıcı olacak.”

Tabi bu arada görüşme yapılan parti yetkililerinin yeni anayasa ile ilgili dilini de hatırlatırsak, 2024’ün ‘laf ola beri gele’ ile geçiştirileceği görülüyor.

İYİP’in yeni genel başkanı Müsavat Dervişoğlu, yeni anayasa ile ilgili “Tek adamlığı kökleştirecek bir revizyon arayışına izin vermeyiz” değerlendirmesi yaptı. Daha da ileri gitti ve “Parlamenter sistem amacına matuf bir düzenleme ile gelinirse tartışılır buluruz” ifadelerini kullandı. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu fikrine katıldıklarını ancak bu tartışmaların iktidara “Yenikapı gibi can simidi olmasına” müsaade etmeyeceklerini söyledi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un daha görüşmediği MHP  Genel Başkan Devlet Bahçeli ise grup toplantısında, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin stratejik bulduğunu belirterek, “MHP ve Cumhur İttifakı toplumsal siyasetin merkezidir. Yeni anayasada Cumhuriyet'in kuruluş ilkelerini ve etnik ayrımları tartışmaya açmak vatana ihanettir. Türkiye Cumhuriyeti'nin sahibi sonsuza kadar Türk milletidir” dedi.

Bütün bunlara bakarak sizce; ‘Bir çıkış yolu bulunur mu?’